Giriş
Irkçılık, birkaç yüzyıldır farklı faktörler nedeniyle var olan eski bir sorundur. Bu faktörler; yöneten yahut yönetilen olmayı içeren sosyal sınıf veya statü, renk, sosyoekonomik avantaj ve siyasi çıkarlar gibi değişkenlerdir. Bu nedenle, yukarıda belirtilen faktörlerden dolayı, zamanla beyaz üstünlüğü, birçok açıdan siyahilere karşı baskın hale geldi. Bu konuda Michael J. Klarman, "Bitmemiş İş: Amerikan Tarihinde Irk Eşitliği" adlı kitabında, ırkçılık ve ayrımcılığın tarihsel yönlerini ve geçmişten günümüze Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yaygınlığını detaylı bir şekilde ele almıştır. Irkçılık ve ayrımcılığa dayalı saldırılar ve linç olayları; üstünlükçü bir zihniyetten kaynaklanan stratejik, sistematik ve iyi örgütlenmiş bir sisteme dayanmaktadır. Ayrımcılar, kendi çıkarları ve ayrıcalıkları için, sistemli bir yaklaşımı yaratmış, işletmiş ve korumuştur. Örneğin, 1900'lerin başında Amerika'da siyahi Amerikalıların oy verme sürecinde, siyahi adaylar karşılanamayacak bir kayıt ücreti ödemedikleri sebebi ile örgütlü ve sistematik bir yolla elenmiştir. Bu nedenle, siyahların siyasi katılımı 1896'da yüzde 95,6'dan 1904'te yüzde 1,1'e gerilemiştir. Benzer şekilde, yeni kayıt yasaları, siyahi seçmenler ve siyahi politikacı adaylarına yardımcı olmamış olduğundan, 1900'de 180.000 olan siyah seçmen sayısı, 1903'te 3.000'e düşmüştür.
Bu konuyla ilgili olarak bu makale; renk bağlamındaki ırkçılık ve ayrımcılık konusunu medya, futbol turnuvaları, eğitim ve diğer alanlardan olmak üzere birkaç örnek üzerinden sunmaya ve literatür, kütüphane ve haber arşivlerine dayanan bir analiz ortaya koymaya çabalamaktadır. Son olarak, politikacılar, reformistler ve diğer paydaşlar için bir strateji ile uyumlu olacak kavramlar önerilmiştir.
Irksallaştırmaya Tarihsel Bakış
Irksallaştırma terimi, 19. yüzyılın ortalarında oldukça popüler hale geldi ve İngiltere bağlamında "ırk ilişkileri" deseni ile ilişkilendirildi. Ancak, ırksallaştırma kavramı farklı anlayışlarda farklı ifadelerle kullanılır. Örneğin, Frants Fano, onu "insanlaşmama" ile eş anlamlı olarak ifade etmiştir, Avrupa kolonyalizmi ise beyaz üstünlüklerini meşrulaştırmak, korumak ve devam ettirmek için "ırksal kategoriler ve ırk düşünme süreci”ne başvurmuştur. Bu nedenle, ırksallaştırma terimi farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıyabilir.
Tarihsel görüşlere bağlı olarak, Güney Afrika'daki apartheid dönemi, ABD'deki sivil haklar öncesi dönem ve Nazi Almanya'sı gibi dönemlerde etnik-ırksal sınıflandırmalar bulunmaktadır. Bu sınıflandırmalar; sosyal damgalama, hukuki boyun eğme, ekonomik sömürü ve siyasi baskı gibi faktörlere bağlıdır. Bu etnik-ırksal sınıflandırma temelindeki nüfus, ayrımcı toplumlardan ve anti-demokratik politikalardan etkilenebilir niteliktedir. Bununla beraber bu şartlarda baskıcı devlet projeleri artabilmektedir. Büyük çaplı çalışmalarda ortaya koyulduğu gibi, ırksal sınıflandırmalar; devletler, sömürge meseleleri, kültür, uluslararası politika vb. gibi faktörlere dayanmaktadır. Bu kategorilere bağlı olarak şu şekillerde ifade edilmiştir:
1) Devletlerin kişileri ırk temelinde sınıflandırması, açık bir dışlayıcı ulus yapısının inşa edilmesinde idari bir temel sunar ve aynı zamanda ırksal eşitsizlik prensipleri ve yapıları üzerine dayalı olarak ırksal ayrımcılığa neden olur. Devletlerin, köklü eşitsizlikle mücadele etmek, ayrımcılığı önlemek veya savunmasız azınlık gruplarını korumak amacıyla vatandaşları sınıflandırması beklenir veya beklenmez. Günümüzde devletlerin resmi ırk temelindeki sınıflandırmaları, sivil hak yasalarını korumak ve toplulukların eylemlerinin pozitif etkilerini artırmak için olanak tanır. Bu tür faaliyetler, etnik-ırksal sınıflandırmanın; demokratikleşme, sosyal entegrasyon ve sivil ve insan haklarının korunması yönünde uygun politikalar uygulamasına katkı sunar. Herhangi bir etno-ırksal sınıflandırma biçiminin, ayrımcılığa dayanan dışlama veya dahil etme bloğunun hedef kesimleri doğrultusunda kendi artıları ve eksileri vardır.
2) Sömürge dönemi ayrımcılığına dayalı ırksal sınıflandırma, genellikle "Hint", "Afrika" veya "Kasta - İspanyol ve Portekiz soyluluğu" gibi sosyal düzen kategorilerine odaklanmaktadır. Ayrımcı yasal kodlar veya hukuki ayrımlar (özgür ve köle) temelinde "renk" veya "ırk" üzerinden "özgür" kavramının karşılığı "Amerika doğumlu beyaz - üstün" olarak kabul edilirken, “siyah köle - zenci” ifadelerinin karşılığı İber, Hintli, Afrikalı ve İspanyol olarak kabul edilmiştir. Ayrıca, ideolojik boyutta "temiz kan" anlamına gelen limpieza de sangre, egemen sınıfı koruyan, toplumsal-ırksal hiyerarşiyi sosyal statü mirasına bağlayan ve diğerleri gibi sömürge nüfusunun yönetiminde sömürgeci güce hizmet etmiş olan ırksal sınıflandırma temelinde yer almaktadır.
3) Kültürel sınıflandırmalar, 20. yüzyılın ikinci yarısının ortalarında (1950'lerde) Latin Amerika'nın nüfus sayımı istatistiklerinde başlamıştır. Araştırmacılar bu olayla beraber; nüfus sayımında "ırk" teriminin yerini etnik kodlanmış kültürel uygulamaların bir yelpazesini ifade eden "kültür" teriminin almasını, ırk kavramının kültüre doğru bir dönüşümü olarak görürler.
4) Öte yandan etnik-ırksal sınıflandırmanın uluslararası politikası, özellikle Latin Amerika'nın erken 21. yüzyıl nüfus sayımında yerli ve Afrika kökenli kimlik sorunlarıyla uyumludur. Bu nedenle, 21. yüzyıl nüfus sayımı sadece sembolik istatistikler değil, aynı zamanda ülkeler için bir tanınma politikasıdır.
Medya Endüstrisinde Irkçılık Dördüncü güç olarak adlandırılan medya, bilgi dağıtımı ve tüketimi için güçlü bir araçtır. Bu güç, onu elinde bulunduran ve kontrol edenlerin yöntemlerine göre şekillenmiş ve hizmet vermiştir. Medyanın bilgiyi alıp yayma şekli, toplumsal ilişkilerde büyük bir problem yaratabilir. Hem ana akım medya hem de yeni medya (internet tabanlı - sosyal medya) ve diğerleri de sosyal ilişkilerde bilgi dağıtımı ve tüketimi sırasında kendi zorluklarına sahiptir. Medyanın hedefine ve amaçlarına bağlı olarak, iyimser veya kötümser bilgi verme amacı güdebilir. Ana akım medya ve sosyal medya, dünya genelinde yüksek abonelik elde etmek ve karını maksimize etmek için orijinal kavramları ve niyetleri fark etmeden bilgi dağıtır. Bu nedenlerle, medya siyahiler de dahil olmak üzere bazı gruplara veya bireylere karşı kötümser ajandalar belirler, propaganda yapar ve saldırır. Böylece, medyanın insanlık, renk gibi konulara karşı işlediği suçlar, medya suçları olarak adlandırılır.
Örneğin, siyah medya meselesi, 19. yüzyılda ABD'de başlayan ve var olan medyada siyah toplumun temsiline dayanan anılarıyla ilgilidir. 19. yüzyılın başlarında siyahi Amerikalılara medya editörü pozisyonuna sahip olma ve o pozisyonu kazanma izni verilmemişti. Ayrıca, medya, siyah toplumları ilkel ve medeniyetsiz bir şekilde sergilemekte rol oynamıştır. Çağdaş zamanlarda medya; Afrika'dan Avrupa ve Amerika'ya daha iyi bir yaşam aramak için gelen yüz binlerce sığınmacıyı fırsatçı ekonomik göçmenler olarak gösterdi ve bu insanları taşıyan tekneleri legalize etti. Bu stratejinin amacı toplumsal sorunlara ve tehditlere bir kaynak yaratmak ve onu göstermektedir.
Futbol Eğlencesinde Irkçılık ve Ayrımcılık
Futbol 21. yüzyılda dünya genelinde olağanüstü bir eğlence sektörüdür. Popülerliği ve Dünya Kupası, Olimpiyat oyunları gibi devasa etkinlikleri ile farklı kıtalardan ve ülkelerden farklı kökenlere, renklere ve yeteneklere sahip birçok spor etkinliği aynı yerde buluşur. Bununla birlikte, bu turnuvanın bir parçası olan birçok kişi, renk ırkçılığı ve ayrımcılık nedeniyle saldırıya uğramış, linç edilmiş ve istismara maruz kalmıştır. Futbolda veya sosyoekonomik ve politik alanlarda ırkçılık; cilt rengi ve soy kökeni, cinsiyet, sosyal statü gibi nedenlere odaklanabilir. Ayrımcılık türleri yerel olarak değişmekle birlikte, ortak yönleri renk ırkçılığı bağlamına dayanmasıdır.
Çeşitli ülkeler, organizasyonlar, kulüpler ve diğer kurumlar her yıl ırkçılık ve ayrımcılığa karşı mücadele etmek için çaba göstermektedir. Örneğin, FIFA, ünlü İngiliz Premier Lig'i ve diğer ligler, "No Room for Racism" (Rasizme Yer Yok) sloganını oyuncuların kollarındaki bantta göstererek Afrika kökenli ve Afrika asıllı Amerikalıları ırkçılığa karşı desteklemektedir. Ancak tüm bu çabalara rağmen çeşitli futbolcular hâlâ İngiltere milli takımında ve Premier Lig'de, diğer Avrupa liglerinde ırkçı saldırılara maruz kalmaktadır. Örneğin, İngiltere ve İtalya arasında oynanan Euro 2020 futbol maçında final penaltı atışlarında kaçırdıkları penaltı sonrasında, Bukayo Saka, Marcus Rashford ve Jado Sancho gibi İngiltere milli takımı futbolcuları renklerinden dolayı saldırıya uğramışlardır. Aynı zamanda, Vinicius Junior, Samuel Umtiti, Ivan Toney ve diğerleri gibi birkaç hafta veya ay önce ırkçı saldırılara maruz kalmış futbolcular da bulunmaktadır.
Eğitimde Irkçılık ve Ayrımcılık
Daha önce de belirtilmeye çalışıldığı üzere, ırkçılık ve ayrımcılık eğitim de dahil olmak üzere her sektörde her düzeyde mevcuttur. Bu nedenle bazen durup bakmak ve bununla ilgili bazı beyin fırtınası soruları sormak iyi olabilir. Irkçılığı ve ırkçılık karşıtı eğitimi nasıl tanırız? Irkçılık ve ayrımcılık eğitimi nasıl etkiliyor? Irkçılık karşıtı eğitimcilerin zorluklara meydan okumaları ve birbirlerini desteklemeleri için uygun çıkış yolu nedir?
Sömürgeci eğitim temel olarak, dünya çapında "ırk, sınıf, toplumsal cinsiyet, cinsellik, din ve yetenek" olarak sınıflandırılan iyi organize edilmiş "Avrupa-Aydınlanma paradigmalarına" odaklanmıştır. Bununla birlikte, ırkçılık karşıtı eğitim, "farklılığın kesişim noktaları" ile uyumlu veya bunlara hizmet edebilen sosyal ilişkilere uygun olarak sosyal uygulamaların büyük resmine dair derin bir anlayış kazanmak için geçmişi ve mevcut eğitim müfredatını ve pedagojik metodolojiyi yeniden incelemeyi ve yeniden hayal etmeyi dört gözle beklemektedir. Bu bağlamda, çok kültürlülüğün ve güncel müfredatın değerinin anlaşılması, eğitim firmalarında her seviyede en uygun dersler bağlamına kanalize edilmelidir. Ayrıca, dış kaynak kullanımı projeleri ve yurtdışında eğitim seçeneği, bir yandan ülke kökeninin ve özgün bilginin tanıtımıyla uyumlu olmalı, diğer yandan da uluslararası eğitim standardını kabul etmelidir.
Irkçılığa Doğru İlerleyiş
ABD'nin Minneapolis kentinde George Floyd adlı bir siyahın polis tarafından öldürülmesi olayı, sadece Afro-Amerikalılar arasında değil, dünyanın her köşesinde "Siyahların yaşamı önemlidir." sloganını gündeme getirmiştir. Benzer sorunlarla mücadele etmek için çeşitli sivil örgütler ve kurumlar ön saflarda yer almıştır. Birleşmiş Milletler, insan haklarını teşvik etmek ve korumak amacıyla bir İnsan Hakları Konseyi komisyonu kurmuştur. İnsan Hakları Konseyi, BM sistemi içerisinde yer alan ve dünya çapında insanlığın geliştirilmesi ve korunmasından sorumlu 47 Devletten oluşan hükümetler arası bir organdır.
BM raporu, dünya genelinde ırkçılık konusunda az da olsa ilerleme kaydedilmesine rağmen, hala insanların farkında olması gereken "sistematik ırkçılık ve somut adımlar" kaldığını ortaya koydu. BM İnsan Hakları @UNHumanRights adresinden aşağıdaki şekilde twit attı;
"Afrika kökenli insanlara yönelik sistematik ırkçılık derin zararlar vermeye devam ediyor. Parçalı İlerleme yeterli değildir. Yeni BM raporu, ırk ayrımcılığını sürdüren köklü sistemlerin ortadan kaldırılması için dönüştürücü değişim çağrısında bulunuyor."
Bu doğrultuda BM raporu, gerçek değişim konusunu ve henüz başarılamayan yerel, ulusal ve uluslararası aşamalardaki başarıyı da içeren çıkış yolunu tartıştı. 27 Şubat - 4 Nisan 2023 tarihleri arasında BM'de düzenlenen İnsan Hakları Konseyi 52. Olağan Oturumu devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Race & Class tarafından yayınlanan "Renk çıtasını kırmak: Pearl Prescod ve Len Johson'ın Hikâyeleri” başlıklı makalede Pearl Prescod ve Len Johson'ın 1940-1950'li yıllarda Britanya'da yaşadıkları ele alındı. Basın bülteni, 19 Ocak 2023'te ırkçılık karşıtı mücadelenin ve ırkçılığa ve sınıfa karşı oynadıkları rolün hikayelerini renk çubuğu bağlamında sundu. Buradan çıkarılan ders şudur: "Direniş tarihlerini yeniden anlatmak ve yeniden çerçevelemek, özellikle de ulusal anlatılar bu tür hikayeleri depolitize etme veya homojenleştirme eğiliminde olduğunda, çalışmak için önemlidir."
Sonuçlar ve Öneriler
Irkçılık ve ayrımcılıkla ilgili resmi ırk sınıflandırması, sömürgeci güçlerin nüfusu bölme ve sınıflandırma yöntemlerinde olduğu gibi, belirli idari amaçları kolaylaştırma amacına yöneliktir. Sistematik stratejilere ve iyi organize edilmiş faaliyetlere bağlı olarak sistem uzun bir yüzyıl boyunca kök salmıştır. Dolayısıyla, ırkçılık karşıtı mücadeleyi istikrara kavuşturmak ve yeniden canlandırmak için stratejik odaklı dönüştürücü bir plan gerekmektedir.
Resmi ırk sınıflandırması kavramı temelde geçmişte, günümüzde ve gelecekte de artıları ve eksileriyle büyük bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, mümkün olduğunca daha olumlu eylemlerle uyum sağlamak ve ileri görüşlü görüşleri teşvik etmek, eleştirmeden, tavsiye etmeden, politika önermeden ve stratejik reformları kavramadan önce anlamak için çok önemlidir. Özetle, özellikle Afrikalılara ve Afro-Amerikalılara yönelik renk ve diğer ırkçılık türleri bağlamında medya, futbol maçları, eğitim ve diğer sektörler dahil olmak üzere her sektörde ırkçılık ve ayrımcılığı durdurmak ve bunlarla mücadele etmek için stratejiyle desteklenen akıllı çalışmalara ihtiyaç vardır. Örneğin, başlangıçta ve temel düzeyde ve yasal konularda, daha yüksek bir aşamada uygun dönüşümü geliştirmek için çağdaş zamanlarda nüfus sayımı istatistik verilerinin toplanmasının farkında olunması gerekir.
Referanslar;
Bhatia, Monish, et al., (2018), Media, Crime and Racism, Palgrave Studies in Crime, Media, and Culture, Palgrave Macmillan.
Klarman, Michael J., (2007), Unfinished Business: Racial Equality in American History, Oxford University Press, Inc. New York.
Loveman, Mara (2014), National Colors: Racial Classification and the State in Latin America, Oxford University Press.
Sefa Dei, George J. And McDermott, Mairi, (2014), Politics of Anti-Racism Education: In Search of Strategies for Transformative Learning, Explorations of Educational Purpose Vol. 27, Springer.