Afrika ülkelerinde özgür ve adil seçimlere doğru giden yolculuk azim, direnç ve demokratik ideallere derin bir bağlılıkla nitelendirilmiştir. Çeşitli zorluklar ve engellerle karşılaşmalarına rağmen, birçok Afrika ülkesi halkın iradesini yansıtan şeffaf ve katılımcı seçim süreçleri yürütme konusunda önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Bu makale, Afrika ülkelerinin özgür ve adil seçimler için çabalarken edindikleri deneyimleri incelemekte, attıkları adımları ve bu yolda öğrendikleri dersleri vurgulamaktadır.
Son yıllarda birçok Afrika ülkesi, seçim sistemlerinin güvenilirliğini ve şeffaflığını artırmaya yönelik reformları benimseyerek seçim süreçlerinde önemli gelişmelere tanıklık etmiştir. Bununla birlikte, özgür ve adil bir seçimin nasıl olacağına ilişkin tanım meta niteliğindedir ve belirli bir topluluğun ortak çıkarlarına tabi kılınmıştır. Bizler özgür ve adil bir seçimi, siyasi özgürlükleri ve oylamaya giden adil süreçleri, oy kullanan seçilebilir seçmenlerin adil bir şekilde sayılmasını, seçim hilesi veya seçmen baskısının olmamasını ve seçim sonuçlarının tüm taraflarca kabul edilmesini içeren bir süreç olarak görürken, bazı siyasi analizciler özgür ve adil seçimler için uluslararası standartların karşılanmasını önermektedir. Robert Alan Dahl, resmî kurumlarda karar alma sürecinin doğasına odaklanan araştırmasında, özgür ve adil bir seçimi, baskının nispeten görülmediği bir seçim olarak tanımlamıştır (Rodrigue, Adrien & Lloyd-Thomas, Mathew, 2014). Dikkate değer bir örnek olarak Gana, sıkça Afrika'da demokrasinin bir sembolü olarak övülmektedir. Gana'nın seçim süreçlerindeki başarılı iyileşmelerinin getirdiği artan güvenilirliği yansıtan dünyaca ünlü The Economist dergisi, "Yolsuzluk, düzensiz kurumlar ve diktatörlüklerle tanınan bir kıtada, barışçıl ve başarılı bir demokratik seçim kutlanması gereken bir şeydir" diye yazmıştır (15 Aralık 2011). Gana, seçimler aracılığıyla barışçıl iktidar geçişleri gerçekleştirme konusunda uzun bir geçmişe sahip olup, demokratik ilkelere ve hukukun üstünlüğüne bağlılığını göstermiştir. Ülke, seçimlerin özgür ve adil bir şekilde yapılmasını sağlamak için biyometrik seçmen kaydı ve seçim sürecini izlemek üzere uluslararası gözlemcilerin varlığı gibi (her ne kadar bu varlık günümüz modern Afrika'sında kritik derecede sorgulanabilir olsa da) önlemler almıştır. Bu tür girişimler seçim sistemine güven duyulmasına ve halkın demokratik sürece olan inancının artmasına katkıda bulunmuştur.
Benzer şekilde, Güney Afrika ve Nijerya gibi ülkeler de özgür ve adil seçimlerin ilerletilmesinde önemli adımlar atmışlardır. Güney Afrika'nın 1994 yılında ırk ayrımcılığından demokrasiye geçişi, ülke tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuş, kapsayıcı seçimlerin ulusal birlik ve uzlaşmayı teşvik etmedeki gücünü örneklemiştir. Tom Lodge, demokratik geçişlere odaklanan bakış açılarını ve vaka çalışmalarını detaylandırmaya çalışırken, Güney Afrika deneyimine ilişkin Güney Afrika'nın demokratik yapısının genel olarak otoriter yönetimden başarılı bir geçiş olduğunu belirtmiştir. Güçlü bir yasal çerçeveye ve bağımsız bir seçim komisyonuna sahip olan Güney Afrika, özgür ve adil olarak kabul edilen birçok başarılı seçim gerçekleştirmiştir. Nijerya da seçim şiddeti ve usulsüzlükler gibi zorluklarla karşılaşmasına rağmen, elektronik seçmen kaydı ve sonuçların iletilmesi gibi reformlar yoluyla seçim süreçlerini iyileştirme konusunda ilerleme kaydetmiştir. Seçim engelleri, yani seçim usulsüzlükleri ile ilgili olarak Damian Ukwandu ve Emmanuel Ejere, Nijerya'da oyların nadiren sayıldığını, çünkü seçimlerin hile veya yasadışı nüfuz kullanımı, sandık hırsızlığı veya ihanet, oy satın alma, şiddet, rüşvet gibi çeşitli seçim usulsüzlükleri nedeniyle genellikle özgür ve adil olmadığını ifade etmektedir (Aralık 2011).
Aslında, liberal demokrasi bir dizi tartışmasız ilke ile tanımlanmaktadır: Periyodik, özgür, adil ve güvenilir seçimlerdir. Gana, Güney Afrika ve Nijerya gibi ülkelerin yanı sıra Kenya da 1963 yılında bağımsızlığını kazandığında çok partili demokratik çerçeveyi benimsemiştir. O zamandan beri de liderleri göreve getirmenin meşru bir yolu olarak periyodik seçimleri kullanmaktadır. Kenya'da 8 Ağustos 2017'de yapılan ulusal seçim, bazı kurumsal zorluklara rağmen büyük ölçüde özgür, adil ve kapsayıcı olarak kabul edildi. Mercy Kathambi Kaburu (2017), bağımsız seçim komisyonunun, özgür, adil ve güvenilir seçimlere yönelik medya, siyasi partilerin performans düzeyine ilişkin kamuoyu görüşlerini araştırmak üzere Afrobarometre'yi kullanarak Kenya'daki ulusal seçimlerin kapsamlı bir seçim yasası çerçevesinde gerçekleştirildiğini özgür, adil ve güvenilir seçim koşullarını karşıladığını tespit etmiştir. Evrensel olarak kabul edilen seçim uygulama göstergelerinin halkın çoğu tarafından olumlu değerlendirilmesi, önemli zorluklara rağmen Kenya'nın 2017 ulusal seçimlerinin özgür, adil ve güvenilir olduğunu, dolayısıyla seçilmiş liderlerin meşruiyetini ve otoritesini onayladığını teyit etmektedir (Mercy K. Kaburu, 2017). Nitekim Afrobarometer 8. Tur anketi sırasında ankete katılan Kenyalıların büyük bir kısmı (%74) liderlerin seçilmesi için düzenli, açık ve dürüst seçimlerin yapılmasından yanadır (Afrobarometer 2019). Lindberg (2004), özgür ve adil bir seçim sürecinin, güç ile ilgili olarak dağıtıcı adaletin (vatandaşlar arasında kaynakların adil bir şekilde dağıtılmasını amaçlayan adalet) önemli bir bileşenini teşkil ettiğini, demokratik olarak seçilmiş hükümetin yetkisini ve meşruiyetini güçlendirdiğini öne sürmektedir. Lindberg’in ifadesi, seçimlerin vatandaşların veya yönetilen kişilerin liderlerini seçip onlarla ve hükümetle güçlü bir sosyal sözleşme kurdukları temel bir yol olarak önemini savunur. Bu süreç, yöneticilerle yönetilenler arasında bağlayıcı ve etkili ilişkiler kurarak hükümetin meşruiyetini ve yetkisini güçlendirir.
Bu ülkelerin deneyimleri, seçim sürecinin şekillendirilmesinde kapsayıcı yönetimin, hukukun üstünlüğüne saygının ve aktif vatandaş katılımının öneminin altını çizmektedir. Birçok durumda, sivil toplum kuruluşları, medya ve uluslararası ortaklar -varlıkları hala tartışmalı olsa da- seçimlerde şeffaflık ve hesap verebilirliğin teşvik edilmesinde çok önemli bir rol oynamıştır. Bu paydaşlar seçim faaliyetlerini izleyerek, seçmen hakları konusunda farkındalık yaratarak ve reformları savunarak seçim süreçlerinin bütünlüğünün korunmasına ve siyasi liderlerin eylemlerinden sorumlu tutulmasına yardımcı olmuşlardır.
Kaydedilen ilerlemeye rağmen Afrika ülkeleri özgür ve adil seçimlerin sağlanması konusunda zorluklarla karşılaşmaya devam etmektedir. Siyasi şiddet veya siyasi hedeflere ulaşmak için kullanılan şiddet, seçim yasalarının ihlal edilmesi ve bağımsız kurumların eksikliği gibi konular demokratik konsolidasyonun önündeki önemli engeller olmaya devam etmektedir. Bazı durumlarda iktidar partileri, muhalefetin sesini bastırmak ve iktidarlarını sürdürmek amacıyla gözdağı verme, sansürleme ve yanlış bilgilendirme kampanyaları yoluyla seçim sürecini baltalamaya çalışmıştır. Bu zorlukların üstesinden gelmek için Afrika ülkeleri şeffaflığı artıran, seçim kurumlarını güçlendiren, seçmenlerin ve siyasi yarışmacıların haklarını koruyan seçim reformlarına öncelik vermelidir.
Bununla birlikte, uluslararası gözlemcilerin varlığı şiddetle eleştirilse ve tartışılsa da seçim dürüstlüğü kültürünü teşvik etmek, hükümetler, sivil toplum, medya ve uluslararası ortaklar arasında iş birliğini içeren çok paydaşlı bir yaklaşım gerektirmektedir. Bu paydaşlar seçimleri izlemek, seçim hakları konusunda farkındalık yaratmak ve siyasi liderleri sorumlu tutmak için birlikte çalışarak özgür ve adil seçim süreçleri için elverişli bir ortam yaratılmasına yardımcı olabilirler. Seçim sistemine güven inşa etmek aynı zamanda halk eğitimine, seçmen kaydına, seçim anlaşmazlıklarının zamanında ve şeffaf bir şekilde çözülmesine yönelik mekanizmalara yatırım yapılmasını gerektirmektedir.
Sonuç olarak; Afrika ülkelerinin özgür ve adil seçimler için çabalama deneyimleri, kıtanın demokratik yönetim ve hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını göstermektedir. Sayısız zorlukla karşı karşıya olmalarına rağmen birçok Afrika ülkesi, hükümetlerin, sivil toplumun ve diğer paydaşların çabaları sayesinde seçim süreçlerinin güvenilirliğini ve şeffaflığını artırma konusunda önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Afrika ülkeleri geçmiş deneyimlerden ders çıkararak, kurumları güçlendirerek ve demokratik değerleri koruyarak barışçıl iktidar geçişleri ve daha kapsayıcı yönetim sistemleri için bir zemin oluşturmaya devam edebilirler. Kıta demokratik yolculuğuna devam ederken, özgür ve adil seçimlerin teşvik edilmesi, sürdürülebilir kalkınmanın ilerletilmesi, insan haklarının korunması ve uluslarının geleceğini şekillendirmede halkın sesinin duyulmasının sağlanması vazgeçilmez bir unsur olmaya devam edecektir.
Comments