top of page
Yazarın fotoğrafıEndris Mekonnen Faris

Afrikalıların Göçü, kendi Göç Sorununu Hafifletmek için Bir Fırsat Olabilir


Görünüşte çözülemez zorluklar arasındaki bir soruna potansiyel faydalar açısından bakma zamanı.

 

Afrika Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin son analizine göre, geçen yıl içinde Afrika kıtasında yaklaşık bir milyon yeni göçmen ortaya çıkmıştır. Bu, kıta içi ve kıta dışı göçte istikrarlı bir artışa işaret etmekte ve Afrika’nın son yirmi yıldır çektiği uzun süreli sıkıntıyı daha da kötüleştirmektedir. Bunun nedeni, Afrikalıların göçünün uzun zamandır hem caydırılması hem de kontrol edilmesi gereken yükümlülüklerle ilişkilendirilmiş olmasıdır.


Afrika’nın, sürekli artan göç modeli karşısındaki zorlukları, kıtanın kaçınılmaz en kötü durumu düşünmesine neden olmaktadır. Göçü azaltmaya yönelik teorik olarak geliştirilen politikalar ile olgunun boyutu arasındaki farkı daraltmak zor görünmektedir. Bunun başlıca nedeni, felç edici etkilere atfedilen önde gelen faktörlerin alarm verici bir şekilde devam etmesidir. Sınırlı ekonomik fırsatlar, çatışmalar, baskıcı yönetimler ve artan genç nüfus, dinamiklere büyük ölçüde katkıda bulunmakta ve azalmamaktadır.


Göç dinamiklerinden kaynaklanan zorluklar, sahada anlamlı ve yenilikçi çabalar olmaksızın kalıcı görünmektedir. Eğer öyleyse, Afrika’nın kalıcı gerçeklere verdiği yanıt ölçülmeli ve kıtaya yardımcı olmak için bu olguyu kullanmaya yönelik yenilikçi bir önlemle paralel olarak yürütülmelidir. Afrika, uzun vadeli politika önlemleriyle boşlukları daraltma çabasını sürdürürken, büyük göç eden nüfusundan nasıl ekonomik fayda sağlayabilir? Bu analiz, Afrika’nın mevcut uzun vadeli ve politika odaklı önlemlere paralel olarak çabalarını hangi temeller üzerine inşa etmesi gerektiğini vurgulamaktadır.



Yapılacak İşler

Bir kıta olarak Afrika, ileri ekonomilere hem düşük hem de yüksek vasıflı göçmenlerin kaynağı olup, bu ülkelerin genel büyümesine önemli ölçüde aktif ve operasyonel güç sağlamaktadır. Ancak aynı Afrika, üretken olmayan ve yük teşkil eden insanların çıktığı bir coğrafya olarak geniş çapta tasvir edilmekte, sanayileşmiş kuzey ülkelerinin sosyo-ekonomik faydalarını sağlamakla suçlanmaktadır. Bu nedenle Afrika, büyük ölçüde Batı tarafından finanse edilen caydırıcı mekanizmaların beyhude politikaları aracılığıyla dışa akışı durdurmaya odaklanan tekrarlanan çabaların ağına kendini hapsetmektedir.


Göç dinamiklerini düzenlemeye yardımcı olacak ılımlı politikaların izlenmesi teşvik edilse de, Afrika göçü dinamiklerin neden olduğu zorlukları ele almak için bir fırsat olarak kullanmak için gece gündüz çalışmalıdır. Aşağıda, yapılması gereken ilgili işlerin yoğun bir özeti bulunmaktadır. Bu, Afrika’nın göçmenlerinden doğrudan yararlanmasına ve düzensiz göçü başarıyla yönetmek için düzenleyici çabalarını pekiştirmesine yardımcı olacaktır. Yapılması gereken öneriler ana hatlarıyla belirtilmiştir.


Katkıları Büyütmek

Afrikalılar çoktan vicdan azabı tuzağına düşmüş ve göçmenlerin gelişmiş ekonomilerdeki varlığından dolayı kendilerini suçlamak zorunda kalmışlardır. Batı, “Afrika Göç krizi” gibi olumsuz bir söylemi başarıyla icat etmiştir. Bu sebeple kıtanın var olmayan “krizi” yönetmek için uzun vadede çalışması olağan bir durumdur.


Batı'nın Afrikalı göçmenlerin olumsuz etkilerini tasvir ederek yaydığı ürkütücü medya ve siyasi saldırıya hapsolmak yerine, Afrikalı göçmenlerin imajlarını inşa etmeye ve tanıtmaya daha fazla odaklanılmalıdır. Afrika, kıta kökenli insan sermayesini kutlamalıdır. Yaşlanan ve talepkar Batı'ya üretken enerji getiren taze insan unsurunun iyi bir şekilde ifade edilmesi ve Afrika'nın öncülüğünde toplumsal bir uyanış söylemi inşa etmek için kullanılması gerekmektedir.

Tüm bunlar, Afrikalı göçmenlerin Batı toplumlarının umutsuzca ihtiyaç duyduğu her türden sağlıklı katkılarını tanımakla başlar. Afrika, göç eden topluluklarının Batı ülkelerindeki vazgeçilmez rolünün, daha geniş bir bölgenin refahını sağlamak olduğunu anlamalıdır. Güçlü siyasi ve medya çabaları, Avrupa basını tarafından yapılan ve yayılan zarar verici yayınları, genç Afrikalıların göçünü göstermeye çalışan çok yaygın resimlerle dengelemelidir.


Afrika'nın, göçmenlerinin küresel kuzey ekonomilerine yaptığı önemli katkıları yüceltme çabası kolaylıkla kanıtlanabilir. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (WB) tarafından yayınlanan çeşitli bulgular, büyük göç dalgalarının hem kısa hem de orta vadede yurtiçi çıktı ve üretkenliği artırdığını ve yerel doğumlu nüfusun toplam istihdamı üzerinde olumsuz bir etkisi olmadığını ortaya koymuştur. Bu bulgular, özellikle Afrikalı göçmenlerin pek çok açıdan varsayılan ağırlıklarının çok üzerinde katkıda bulunduklarına işaret etmekte ve bu da Afrikalı göçmenlerin katkılarını büyütme çabalarını daha üretken hale getirmektedir.



Afrika Göçmen Toplulukları ile Doğrudan İletişim Kurmak

Türkiye ve Hindistan gibi büyük göçmen nüfusuna sahip ülkelerden elde edilen ampirik kanıtlar, yerleşik göçmen topluluklarla doğrudan iletişimin önemini ortaya koymaktadır. Bu ülkelerin göçmen topluluklarıyla doğrudan etkileşimde bulunmaları, bu toplulukların olağanüstü ve sürekli olarak faydalı şekilde kullanılmasına yol açmıştır.


Afrika genellikle Batı'daki göçmen topluluklarına dikkatini, Batılı ülkeler veya bölgeler kendi gündemlerini belirlediğinde vermektedir. Afrika’nın zaman zaman göçmenlere yönelik az miktarda yaptığı yaklaşım, Batılı kurumlar tarafından finanse edilen dolar odaklı projelerden kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, Afrika, göçmen topluluklarıyla gevşek ve düzensiz iletişimler sürdürmektedir. Ana odak, medyanın yaydığı “göçmen krizini” kontrol altına almak olmaktadır. Artık odak, gelişmiş ekonomilerde yerleşik Afrikalı göçmenlere doğrudan yaklaşmak ve onlarla iletişim kurmak olmalıdır. Etkili iletişim için birkaç önceliğin belirlenmesi gerekmektedir.


Öncelikle, göçmen toplulukların tanımlanması ve güçlendirilmesi gerekmektedir. Gelişmiş ekonomilerdeki Afrikalı göçmen topluluklar, kökenlerinin tanınması ve yeni amaçlar doğrultusunda daha geniş bir toplumsal kimlik oluşturma ihtiyacı temelinde tanımlanacaktır. Bu topluluklarla yapılacak ardışık görüşmeler, mevcut ancak gölgede kalmış olan Afrikalılığın güçlenmesini sağlayacak ve sağlam yeni bir kimlik oluşumuna yol açacaktır. Kurulan bu toplumsal kimliğin güçlendirilmesi, kıtasal organizasyonların hızlı bir şekilde işleme koyması gereken bir süreçtir. Kıtasal düzeyde organizasyonel tanınırlığa sahip güçlendirilmiş Afrikalı göçmen toplulukları, etkili ve sürdürülebilir iletişim için verimli bir zemin sağlar.


Daha sonra, bu iletişimlerin ihtiyaç duyduğu her türlü desteğin sağlanması gelir. Afrika'nın kıtasal ve alt bölgesel organizasyonları tarafından sağlanan her türlü ortak destek, halihazırda güçlendirilmiş Afrikalı göçmen toplulukları ile Afrika kıtası arasında çok katmanlı iletişimi hızlandırmaktadır. Afrika Birliği’nin benzersiz ve öncü rolü burada önemli bir yer tutmaktadır. Bunun nedeni, Afrikalı göçmenleri ve onların gelişmiş ekonomilere yaptığı büyük katkıyı teşvik etme fikrinin, ulusal düzeydeki çıkarları kesiştiren ve bu çıkarları artıran ortak bir ilgi alanı olmasıdır.


Politikaların İletişim Faaliyetlerine Daha Fazla Yönlendirilmesi

Kıta ve ulusal düzeylerdeki, iddia edilen göç krizi ile yeni bir tarzda başa çıkmayı amaçlayan politikalara bakmak elzemdir. Örneğin; revize edilmiş Afrika Göç Politikası Çerçevesi ve Eylem Planı (MPFA), uzun vadede göçü yönetmeyi amaçlayan bir politika yönelimi sunmaktadır. Ancak bu politika üç temel soruna sahiptir ve hedeflediği başarıya yaklaşamamaktadır.


İlk olarak, kıtanın sözde kendi yarattığı ve tamamen sorumlu olduğu varsayılan göç krizini yönetmesi gerektiğine inanmasını sağlayacak şekilde içe dönük bir yapıya sahiptir. İkincisi, Batı tarafından finanse edilen bu politika, Afrika’nın çıkarlarını adil olmayan bir şekilde temsil etmekte ve onların amacına hizmet etmektedir. Politikanın en önemli eksikliği ise zaman ve alaka konusundaki odaklanmasıdır. Odak, daha fazla Afrikalının Afrika içinde Avrupa’ya göre daha fazla göç ettiği şeklindeki yanıltıcı fikri yansıtmakta ve Afrika’nın yurt dışındaki göçmen topluluklarını içine alan ve değerlendiren politikalar geliştirmesini engellemektedir. Bu nedenle, Afrika’nın politikalarını daha fazla iletişim faaliyetlerine yönlendirecek çabaları dâhil etmesi gerekmektedir.


Bu politikaların kısa ve orta vadede etkilerini göstermesi için Afrika merkezli medya ve bu yüce amacı destekleyen medya kuruluşları anahtar rol oynamaktadır. Bu tür politikalar, kıta genelinde ve ötesinde söylemleri yaymada güçlü medya desteğine ihtiyaç duyar.




Sonuç

Göç, Afrika'nın bağımsızlık öncesi ve sonrası karşılaştığı zorlukları sürdürmektedir. Afrika'dan ayrılan üretken insan gücünün sayısı arttıkça, bu zorluklara adil bir şekilde yanıt veren yenilikçi önlemler geliştirilmek zorundadır. Afrika, iddia edilen göç krizinin zorluğu hafifletmeye yardımcı olacağını kabul etmelidir. Tüm dünyada siyasi hayallerle değil, ampirik olarak desteklenen kanıtlar, Afrikalı göçmenlerin özellikle Batı ekonomilerine ve genel olarak küresel ekonomiye önemli katkılar sağladığını göstermektedir. Bu nedenle, Afrikalı göçmenlerin olumlu katkıları tanınmalı ve Afrika'nın zamanında ele alması gereken, görünüşte çözülemez zorlukları yönetmek için kullanılmalıdır.


Referanslar;

Migration Policy Framework for Africa and Plan of Action (2018-2030)- https://au.int/sites/default/files/documents/35956-doc-au-mpfa-executive-summary-eng.pdf

Power of the Purse: The Contributions of Black Immigrants in the United States-https://research.newamericaneconomy.org/report/black-immigrants-2020/

1 görüntüleme

Kommentare


bottom of page