top of page
Yazarın fotoğrafıOsman Kağan Yücel

Analiz | Nil’de Diplomasi Trafiği: Mısır ve Etiyopya Rekabetinin Dış Politik Yansımaları

Güncelleme tarihi: 13 Tem 2021



10 yıllık müzakerelerin ardından, Nil sorununun öne çıkan tarafları Mısır, Sudan ve Etiyopya Büyük Rönesans Barajı’nın doldurulması ve işletilmesi konusunda henüz anlaşmaya varamadı. Bunun daha da ötesinde ve karamsar bir yorum olarak ülkelerin ‘hayati’ olarak adlandırdıkları çıkarlarından vazgeçmemeleri ve milli güvenlik kavramı dahilinde değerlendirmeleri neticesinde yakın gelecekte ortak yol bulunması çıkmaza girmiş durumda. 2019 yılında ABD arabuluculuğunda gerçekleşen görüşmelerden sonuç çıkmaması, Afrika Birliği nezdindeki toplantıların bölgesel gelişmelerden de etkilenerek tıkanması tarafları bölgesel ve uluslararası düzeyde birbirlerini de kuşatıcı dış politik adımlara zorluyor.


ABD, Nil sorununa çözüm üretebilir mi?

Mısır’ın Nil müzakerelerini uluslararası arenaya taşıma stratejisinin ilk adımı ABD gözleminde üç ülkeyi bir masa etrafında buluşturmaktı. Genel kanaat, ABD’nin soruna makul yaklaşması durumunda ülkelerin ortak bir metne imza atabileceği yönündeydi. Ömer el Beşir’in devrilmesi sonrasında yeni yönetimin siyasi meşruiyet çabaları, ekonomik sorunlar ve ABD’nin teröre destek veren ülkeler içinde olduğu göz önüne alındığında şartları fazla zorlaması beklenmiyordu. Mısır ise bu görüşmelerden kendi haklarından asgari şekilde vazgeçerek barajın doldurulması konusunda her ne olursa olsun bir anlaşmanın çıkacağını umuyordu. Fakat Etiyopya, müzakereler boyunca geçmiş yıllarda gösteremediği şekilde kararlılık sergileyerek Nil suları ve Hedasi Barajı’nın doldurulması konusunda, Etiyopya halkının da desteği ile tavizsiz bir tavır takındı. Görüşmelerin sonunda beklenmedik gelişme ise ABD Hazine Bakanlığı’nın Mısır tezlerini destekler mahiyette, “herhangi bir anlaşma olmaksızın Etiyopya’nın barajda su tutmaması” yönündeki açıklaması oldu. Bu iki ülke tarihindeki ilklerin kapısını aralayacak ve Etiyopya tarafında hayal kırıklığına yol açacak gelişmelerin başlangıcı sayılabilir.


ABD’nin dünyadaki imajını zedelediği iddia edilen Trump yönetimi için Nil gibi kronik bir sorunun çözümü bu iddialara cevap niteliği hüviyetinde olabilirdi. Fakat ABD, soruna tarafsız ve makul yaklaşım yetisini kaybederek Mısır’ın tezlerini Etiyopya’ya dayatarak bir sonuç elde edemedi. Etiyopya’nın kararlı duruşunun cezası, bu ülkeye yapılan ABD yardımlarının kesilmesine yol açtı. Daha da vahim bir gelişme ise İsrail ile Sudan arasındaki normalleşme görüşmelerinin gerçekleştiği günlerde yaşandı. ABD Başkanı Donald Trump, Sudanlı ve İsrailli liderler ile yaptığı telefon görüşmesinde diplomatik teamüllere aykırı şekilde Etiyopya’nın Mavi Nil üzerine inşa ettiği Hedasi Barajı’na (GERD) değinerek, barajın Mısır’ın su kullanım hakkını gasp ettiğini, Nil sularının akışını durduracağını ve iki ülkenin tarımına ciddi zararlar vereceğini açıklamasının akabinde Mısır’ın Hedasi Barajı’na askeri müdahalede bulunabileceği imasında bulunması, Etiyopya tarafından sert şekilde karşılık verilmesine yol açtı. Her ne kadar bu görüşmelerden bir anlaşma çıkmamış, Etiyopya barajın su tutmaya başladığını ve 2021 yılında ilk faz elektrik üretimine geçeceğini açıklamış olsa da Mısır istediği şekilde Nil sorununu uluslararası kamuoyu önünde tartışılmasını sağladı. Bunun bir adım ötesinde ise Etiyopya’nın bu görüşmelerde uzlaşmadan uzak tavır takındığı yönünde ABD yönetimini ikna etmiş gözüküyor.


Mısır’ın Afrika Açılımı: Etiyopya Kuşatılıyor mu?

Hedasi Barajı’nın inşaatında sona yaklaşılması Nil Nehri havzasında takriben 70 yıllık Mısır hegemonyasını sonlandırdığında artık şüphe yok. Baraj, artan nüfusu ve büyüyen ekonomisi göz önüne alındığında Etiyopya için su ve enerji ihtiyacından daha fazla bu hidro-hegemonyaya da bir meydan okumanın simgesi haline dönüştü. Tüm bu koşullar altında Mısır’ın Nil’deki haklarını korumak ve Etiyopya’yı makul bir anlaşmaya razı etmek için Batılı müttefiklerinden ziyade Nil Havzası’ndan hatta Afrika kıtasından destek araması elzem hale gelmiş durumda. Bu nedenle Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Mısır arasında son dönemdeki yakınlaşmaya dikkat kesilebiliriz. Kongo Demokratik Cumhuriyeti Devlet Başkanı Felix Tshisekedi'nin, Mısırlı mevkidaşı Abdülfettah Sisi’ye gönderdiği bir mektup bu yakınlaşmanın en somut örneğidir. Tshisekedi’nin mektubunda Hedasi Barajı konusunda Mısır’a verilen destek açıkça belirtiliyor. Bu durum bağımsızlığını kazandıktan sonra Mısır’ın Nil hegemonyasına karşı Nil Havzası ülkelerinin tavırlarındaki kırılmanın başlangıcı olarak yorumlanabilir. İki ülke arasındaki Nil dayanışmasının bir başka örneği, 30 Eylül’de Mısır Silahlı Kuvvetleri mensubu bir grup mühendisin Kongo Nehri’ndeki akışı daha düzenli hale getirmek için nehir bölgesinde fizibilite çalışmaları yapması, Mısır ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti arasındaki hidrolik dayanışmanın yeni bir safhasına işaret ediyor. Aslında gözlerden kaçmaması gereken bir başka husus, Mısırlı heyetin Kongo Nehri’ndeki çalışmalarının Nil ile ilgili yaklaşık 10 yıldır dile getirilen mega projenin hazırlıklarına yönelik olabileceğidir. Öyle ki, 2013 yılında yatırım ve madencilik alanın çalışmaları ile maruf Sarco isimli bir şirket Mısırlı ve Kongolu yetkililere Nil ile Kongo nehirlerini bağlayacak bir proje teklifi yapmış ama yüksek maliyetler nedeniyle Mısır bu konuya sıcak bakmamıştı.[i] Etiyopya ve Mısır çekişmesi, Hedasi Barajı ve önümüzdeki yıllarda etkisini hissettirecek iklim değişikliği ve kuralık gibi etkenler bu projenin hayata hayati bir karar olabileceği Kahire kulislerinde dile getirildiği aşikâr. Nil konusunda köşeye sıkışmış ve su kaynaklarının geleceği belirsizleşen Mısır’a bu projenin hayata geçmesi durumunda 110 milyar metreküp su aktarımı söz konusu olacak. Kovid-19 salgını nedeniyle ağır hasar alan Mısır ekonomisinin altından kalkamayacağı bir yük olarak düşünülmesi ise projenin şimdilik gerçekleşmesinin önündeki en büyük engellerden biri.


Mısır’ın Nil ve Hedasi Barajı merkezli dış politik açılımı sadece Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile sınırlı kalmadı. Mısır hegemonyasını teşkil eden 1929 ve 1959 anlaşmalarını bağımsızlığın kazanılmasının ardından en sert şekilde eleştiren Tanzanya, Mısırla Nil konusunda Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile aynı seviyede olmasa da su yönetimi konusunda tecrübe paylaşımı hususunda yakın temasa girmiş durumda. Ocak 2018'de Mısır ve Tanzanya , Tanzanya'daki Rufiji Nehri üzerinde, sel dönemlerinde su miktarlarını kontrol etmeye ve Tanzanya’nın su ihtiyacını karşılamaya ek olarak, Tanzanya'nın elektrik ihtiyacını karşılamak için elektrik üretmeyi amaçlayan bir baraj kurmak için bir sözleşme imzaladı. Julius Nyerere Barajı, Mısır Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle Mısır inşaat sektörünün devasa projeleri hayata geçirme kapasitesinin bir göstergesi olması bakımından önemli. Barajın Doğu Afrika bölgesinin en büyük hidroelektrik santrallerinden biri olması Mısırlı yetkilileri gelecekte bu sektörde pay sahibi olmasını teşvik edebilecek özelliğe sahip. Mısır için asıl önemli olan yönü ise Mısır’ın Tanzanya’da dolayısıyla Nil Havzası’ndaki dış politikasının sürdürülebilirliği bakımından hayati önem arz ediyor. Tanzanya hem Nil Havzası’ndaki konumu ve hem de geçmişteki Nil doktrininin Mısır hegemonyasına ilk meydan okuma olarak değerlendirildiği süreç göz önüne alındığında Mısır-Etiyopya rekabetinin en önemli ayaklarından birini teşkil ettiği şüphe götürmez bir gerçek. Tüm bunlara karşın, Tanzanya Cumhurbaşkanı Magufuli, 2017 yılında Cumhurbaşkanı Sisi’ye Nil sularını diğer Afrika ülkeleri ile adil şekilde paylaşmasını önererek, Nyerere Doktrininin devamı niteliğinde bir politikayı takip ettiği izlenimi verse de Mısır ile yakın ilişkileri önemsediğini vurgulamaktan kaçınmadı.


Mısır, 2019 yılında üstlendiği Afrika Birliği dönem başkanlığını Nil paylaşımı sorununda kendi aleyhine olumsuz seyreden süreci yeniden formüle etmeye yönelik dış politik adımlarla aktif şekilde kullandığını söylemek yerinde olacaktır. Nil Havzası ülkeleri ile yeniden şekillenen diplomatik kanallara, havza dışı ülkelerinin de eklenmesi bunun önemli bir nişanesi. Güney Sudan’ın herhangi bir anlaşma olmaksızın Hedasi Barajı’nın doldurulmasına karşı tavır takınması Mısır ve Güney Sudan liderlerinin görüşmesi sonrasında gelmesi[ii] ayrıca Nil sorununda doğrudan bir etkileri olmasa da Namibya ve Zambiya gibi Afrika ülkeleri ile yakınlaşan ilişkilerin Nil sorununda Mısır’a destek olarak tedavül edilmesi söz konusu oldu.[iii] Bu adımların her biri Etiyopya’ya karşı siyasi baskıyı arttırdığı gibi, Hedasi Barajı konusunda yalnızlaştırma ve kuşatmaya yönelik niyetlerle de açıklanabilir.


Etiyopya-Eritre Yakınlaşması: Mısır’ın Diplomatik Kuşatmasına Cevap mı?

Etiyopya’da 2020’nin son aylarında Nil Nehri ve Hedasi Barajı sorunu, merkezi hükümetin Tigrey bölgesine yönelik askeri adımı, bunun neticesinde Sudan’la gerginleşen ilişkiler ve son olarak Amhara Bölgesi ile Sudan arasında düşük yoğunluklu çatışmaların çıkması nedeniyle ikincil öneme indirgenmiş gözüküyor. Tüm bu gelişmeler öncesinde ise Eritre lideri Isaiah Afewerki liderliğindeki heyetin Etiyopya ziyaretinin bir bölümünü Başbakan Abiy Ahmed’in de eşliğinde Hedasi Barajı’nı ziyaret için ayırması, bölge dengeleri açısından önemli bir gelişme olarak yorumlanabilir. Eritre nüfus ve yüzölçümü bakımından küçük bir coğrafyaya tekabül etse de stratejik konumu ve Cumhurbaşkanı Isaiah Afewerki’nin bölgedeki ağırlığının Nil sorununa doğrudan etki edeceği bir gerçek. Bu Etiyopya merkezi hükümeti ile Tigrey (TPLF) arasındaki çatışmalarda Eritre’ye bağlı askeri unsurların merkezi hükümet yanında çatışmaya müdahil olmasıyla ilişkilendirilebilir. Eritre, Etiyopya cephesinden bakıldığında hem Kızıldeniz’e açılan kapı hem de Nil sorununda önemli bir bölgesel müttefik pozisyonuna gelebilir. Elbette Etiyopya öncelikle uluslararası kamuoyunun baskılarına neden olan Tigrey sorununu en kısa yoldan çözmeli, çatışmaları uzatarak daha büyük çatışmalara sebebiyet vermeyerek Nil’deki konumunda hem iç hem de dış politikada güçsüz ve istikrarsız görüntü vermekte kaçınması kaydıyla.


Etiyopya’nın Sudan’ı İkna Çabaları

Askeri darbe ile yönetimin el değiştirmesi sonrasında Sudan, Nil sorunu ve Hedasi Barajı meselesinde Mısır’ın pozisyonuna yakın bir tavır sergiledi. Ömer el Beşir döneminde bunun tam tersi istikamette Sudan’ın Etiyopya’nın tezlerine yakın bir siyaset izliyordu. Sudan’ın Hedasi Barajı konusundaki şüphelerini gidermeye çalışan Etiyopya, barajın Sudan’a olası etkilerinin olumsuz değil aksine olumlu olduğu yönünde beyanatlar verdi. Yapılan son bilimsel araştırmalar da Etiyopya’nın bu tezlerini destekler mahiyette. Nature dergisinde yayınlanan araştırmaya göre Sudan’ın hatta Mısır’ın Hedasi Barajı ile Nil sularının azalacağı yönündeki kaygılarının yersiz olduğunu ve bu iki ülkenin su kaybının asgari olacağı bilimsel verilerle ortaya kondu. [iv] Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk ise bilimsel tartışmalardan ziyade ülkesinin Mavi Nil üzerine inşa edilen Hedasi Barajı nedeniyle en çok zarar gören taraf olacağı fikrini sık sık dile getiriyor. [v] Sudan’ın Nil sorununda kilit ülke konumunda olması nedeniyle Mısır ve Etiyopya’nın bu ülkeyi kendi pozisyonlarına çekme çabalarının devam ediyor. Bu süreçte Sudan’da yaşanan sel baskınlarının can kaybı ve tarım arazilerinin zarara uğramasına neden olması Etiyopya’nın tezlerine yakın bir durumun gerçekleşmesine neden olmuşsa da Sudan’ın bu ikna çabalarına direnmesi söz konusu. Tüm bunların üstüne Tigrey bölgesinde askeri hareketlilik ve Amhara ve Sudan’ın sınır anlaşmazlığı nedeniyle başlayan gerginlikler Nil sorununun şimdilik rafta bekletilmesine neden olmuş durumda.


Ne yapmalı?

Afrika Boynuzu ve Nil Havzası’ndaki siyasi ve ekonomik gelişmelerin seyrine bakıldığında Etiyopya, Mısır ve Sudan arasında kronikleşmeye doğru evrilen Nil anlaşmazlığının 2021 yılında da gündemdeki sıcaklığını koruması ve ortaya çıkan yeni sorunların etkisiyle tüm ülkelerin gönül rahatlığı ile imza atacağı ortak bir mutabakatın ortaya çıkması zor gözüküyor. Elbette bu durumu tamamen tersine çevirecek olan taraf ülkelerin konuya yaklaşımları olacaktır. Bu sebeple tüm çıkar ve kaygıların bir kenara bırakılarak ileriki aylarda olası görüşmelerde gerçekte sorunun çözümlerine yönelik yapıcı toplantıların yapılması sorunun çözümü için ilk adım olacaktır.


Su savaşı tezlerinin yeniden gündeme geldiği, su temelli çatışmaların uluslararası gündeme mutlaka geleceği yönündeki varsayımların tartışıldığı bugünlerde bu kötümser tablonun tersine çevrilmesinin en somut adımı görüşmeleri kurumsal çerçevede tartışılmasını elzem kılıyor. Nil sorununun tüm arabuluculuk girişimleri ve Afrika Birliği nezdinde devam etmesine rağmen kurumsal çerçevede gerçekleşmediği malumdur. Bununla birlikte diplomasi kanallarının sorunun çözümü aksine ülkelerin birbirlerine karşı yaptığı hamlelerden ibaret kalmaktadır. Eğer taraf ülkeler gerçekten çözümden yana tavır takınmak istiyorlarsa daha olgun diplomasi çabalarının hayata geçirilmesi gerekiyor.


İklim değişikliği ve kuraklıkla ilgili ciddi kaygıların olduğu bir döneme girilmesine, bu etkenlerin Hedasi Barajı’nın su tutması ile birlikte Nil Nehri Havzası’nı olumsuz yönde etkileyeceği iddialarının dillendirilmesine rağmen barajın olumlu veya olumsuz yönde havza ülkelerine etkilerini araştıracak kurumsal bir çalışma olmaması önemli bir eksiklik. Üstelik bunu üstlenebilecek Afrika Birliği ve Nil Havzası Girişimi gibi kurumların olmasına rağmen baraj ve Nil hakkında bilimsel verilerden bağımsız çalışmaları bir kenara bırakırsak şu an için mahrumuz.


 

[i] Egypt embarks on new project in Congo amid faltering Nile dam talks: https://www.al-monitor.com/pulse/originals/2020/10/egypt-congo-river-navigable-project-nile-dam-talks.html [ii] South Sudan agrees with Egypt on necessity for reaching legal binding agreement on GERD operation, filling: https://www.egypttoday.com/Article/1/94734/South-Sudan-agrees-with-Egypt-on-necessity-for-reaching-legal [iii] Egypt rallies Namibia, Zambia for support in Nile Dam talks: https://www.al-monitor.com/pulse/originals/2020/11/egypt-namibia-zambia-support-africa-nile-basin-dam-talks.html#ixzz6i2FF9bnqhttps://www.al-monitor.com/pulse/originals/2020/11/egypt-namibia-zambia-support-africa-nile-basin-dam-talks.html#ixzz6emn4cCck [iv] Understanding and managing new risks on the Nile with the Grand Ethiopian Renaissance Dam: https://www.nature.com/articles/s41467-020-19089-x [v] السودان: لا يمكن تشغيل سد النهضة بأمان دون التوصل لاتفاق: https://www.masrawy.com/news/news_publicaffairs/details/2020/11/22/1917253/%D8%A7%D9%84%D8%B3%D9%88%D8%AF%D8%A7%D9%86-%D9%84%D8%A7-%D9%8A%D9%85%D9%83%D9%86-%D8%AA%D8%B4%D8%BA%D9%8A%D9%84-%D8%B3%D8%AF-%D8%A7%D9%84%D9%86%D9%87%D8%B6%D8%A9-%D8%A8%D8%A3%D9%85%D8%A7%D9%86-%D8%AF%D9%88%D9%86-%D8%A7%D9%84%D8%AA%D9%88%D8%B5%D9%84-%D9%84%D8%A7%D8%AA%D9%81%D8%A7%D9%82

Comments


bottom of page