Barış ve kalkınma, Afrika Boynuzu'nun şimdiye kadar müşterek olarak hasretini çektiği iki kilit unsuru oluşturmaktadır. Özellikle Soğuk Savaş'ın ardından, bölgenin sakinlerini mahrum bırakan müzmin asayiş bozukluğu bu unsurların büyük ölçüde zarar görmesine sebep oldu. Akabinde, Afrika Kıtasının bu köşesi, tüm kötülükleri dünyaya ihraç eden tehlikeli bir köşe olarak tavsif edildi. Dünyanın dört bir yanındaki önde gelen medya kuruluşları, gözlemciler ve araştırmacılar, bu kötü durumu Somali'nin devlet başarısızlığına bağlamaktan çekinmezken Türkiye, bu gidişatı değiştirmek için kararlı bir şekilde ayağı kalktı ve Somali ikna edici bir şekilde yeniden dirildi.
Afrika Boynuzu son zamanlarda Somali devletinin, bölgenin görüp bağrına bastığı yeni bir gerçeklik haline gelen şaşırtıcı yeniden doğuşuna şahit oluyor. Varlığını korumaya muktedir bir devlet olarak Somali nispeten işleyen devlet idaresi, emniyet ve iktisadi yapısıyla bölgeye ve daha milletlerarası ilişkilere katılmaktadır. Türkiye, izleri birkaç yıl öncesine, liderlerinin o zamanlar istikrarsız olan Somali'ye yaptığı cesur ziyarete kadar uzanan bu hikayenin belkemiğini oluşturmaktadır.
On yıl önce, 19 Ağustos'ta Türkiye'nin o zamanki Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Somali'nin başkenti Mogadişu'ya ayak bastı. Erdoğan ve liderliğindeki ekibin cüret ettiği çok önemli girişim, 1991'deki çöküşünden bu yana, Afrika Boynuzu’nun savaş yorgunu halkının resmi bir ziyarette yabancı bir devlet adamını ağırladığı zaman, türünün ilk örneği oldu. Bu cesur teşebbüs, Somali'nin yeniden dirilişi için yıllardır büyüyen bir umut tohumunu filizlendirdi. Öyle ki, bu teşebbüs halihazırda Afrika Boynuzu içinde ve haricinde bir başarı öyküsü olarak manşetlere çıkmaktadır.
Fevkalade Tarihî Dönüm Noktası
2012 yılında Türkiye, Londra'da İngiliz hükümeti tarafından düzenlenen Somali konulu geniş çaplı bir konferansa katıldı. Türkiye'nin şevkli katılımı, önemli ölçüde liderlerinin Somali'deki üzücü durumu fiziki olarak müşahede etmesinden kaynaklanıyordu. Konferans, Türkiye'ye, dünyanın geri kalanının Somali sorununa nasıl yaklaşmaya devam ettiği konusunda kapsamlı bir fikir verdi; Türkiye’nin meseleyi kendi eline almasına yardımcı olarak odakları ciddi bir netice sağlamaya yönelik şekillendirdi. Ne yaptığının değil, nasıl yaptığının hesabına bakmak Türkiye'ye ikna edici görünüyordu.
2013 yılında Türkiye, İstanbul'da Somali için uluslararası bir yardım konferansı düzenledi. Dünyanın dört bir yanından 54 ülkeden delegeleri davet eden Ankara, Somali'de daha iyi bir geleceğin nasıl inşa edileceğini özetleyen kapsamlı yol haritasını dünyaya açıkladı. Türkiye'nin kilit devlet aygıtları, Somali'nin yeniden inşasına rehberlik etmek ve kolaylaştırmak için ilgili kaynakları devreye sokmaya ve harekete geçirmeye yönlendirildi. Önemli sayıda önemli Türk sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu faal güçlerin büyük çapta iştiraki de, Türkiye'nin Afrika'daki bir meseleye ilk muazzam ilgisine işaret ediyordu. Bu oluşum, bir devlet adamının fiili bir hamleyi barındıran ziyaretinin bir ülkenin tarihi dönüm noktası olabileceğini gösterdi.
Somali’nin Yeniden Yapılandırılmasında Türkiye’nin Yeri
Somali şu anda nasıl görünüyor? Bir zamanların unutulmuş ders kitabı örnekliğine girecek mahiyette dünyanın güçsüz olarak hatırladığı devlet Somali, dünyaya geri döndü ve gelişiyor. Şimdi Somali farklı. Türkiye'nin gelişi, insani krizleri ele alarak ve devletin yeniden inşasına yardım ederek fark oluşturuyor. 1990'larda Somali'de devletin çöküşünden bu yana insani yardımlar her zaman sahada olmuştur. Bununla birlikte, on yıllardır süren mevcudiyetleri, kapsamlı bir hazırlık yapmaktan uzak, çok sınırlı ve devasa talebi karşılamaktan uzak kaldı. Barış ve istikrarın yeniden sağlanmasına katkısı tenkiti hak edecek derecede önemsizdi. Pek çok yardım kuruluşu, Somali'de ya ihtiyaç sahiplerine uzaktan yardım göndermeyi ve altyapı malzemelerini dışarıdan temin etmeyi ya da orada anlamsız bir sembolik bedeni evcudiyet göstermeyi tercih etti.
Türkiye, rolünü seyirci olmaktan çıkararak kararlı bir kolaylaştırıcıya dönüştürerek bu gidişatı değiştirdi. Sahada, Türk yardım görevlilerinin çalışma tarzı benzersiz görünüyordu. Gayet ahlaki ve insanca davrandılar ve çalıştılar. Yardım görevlileri mağdurlar arasında kitlesel olarak yer aldı, acılarını paylaştı, yardım alanların ilgili yardımları doğrudan yardım çalışanlarından toplamasına yardımcı oldu ve birlikte dikkate değer zaman geçirdiler. Yıllar içinde Türkiye'nin Somali'deki insani müdahale politikası, Türkiye'nin kayda değer istikrarını ve Ankara'nın şedit hasımlar karşısındaki yetkinliğini kanıtladı.
Türkiye, çalışma azmiyle ve dünyanın odağını çekmek suretiyle bir insani acil durum ortamı yaratmayı başardı. Bu Somalili bakış açısıyla gerçek bir yardımdı. Türkiye, iki ay içinde yaklaşık 300 milyon ABD doları bağış toplamayı başardı. Ayrıca Ankara yönetimi, İslam İşbirliği Teşkilatı üyelerini İstanbul'da bir araya getiren acil toplantıya çağırdı. Bu vesileyle, Türkiye'nin Somali'ye 350 milyon doları aşan taahhütler almasına yardımcı oldu. Ankara'nın başlattığı hızlı ve atılgan hayat kurtarıcı önlemler, Somali'de ciddi şekilde etkilenen insanları derinden etkiledi ve kısa sürede bölgedeki tehditleri önledi.
Bu tarihi başarı, Birleşmiş Milletler'in Türkiye'nin Somali'ye müdahalesinden sadece altı ay sonra kıtlığın üstesinden gelindiğini ilan etmesiyle daha da ivme kazandı. Bu durum, Türkiye'yi tek başına Somali'deki ve dünyadaki Somalililer arasında popüler kıldı. Somali halkının kalbini ve aklını gerçekten kazandı. Son on yılda Türkiye, insani yardımların tutarlı bir çabası içinde Somali'de 1 milyar dolardan fazla harcamıştır. Ayrıca, devlet kapasitesinin yavaş ama ölçülebilir ve görünür şekilde yeniden inşası, Somali'nin uygulanabilir bir devlet aktörü olarak sağlam bir şekilde geri dönüşünü sağlamaya devam ediyor.
Kilit devlet kurumları ve altyapıları, Somali devletine başarılı bir yaşam enjekte etme çabasının ardından işlevsellik yeteneklerini yeniden kazandı. Ankara’nın yıkılmış bir devleti yeniden inşa etmesindeki ilk deneyiminde, her şeyin sıfırdan yeniden inşa edilmesi gerektiği için Türkiye hem aynî hem de büyük miktarda nakit yatırım yaptı. Güvenlik aygıtları, sivil kurumlar ve önemli altyapılar hızla yeniden faaliyete geçirildi.
Türkiye, yıkılmış olan Somali ulusal güvenlik kurumlarını tekrar dönüştürdü. Tüm güvenlik aygıt yapısını yeniden işlevsel hale getiren dönüşüm, yıllar içinde birçok titiz önlem aldı. Önlemler, ilgili altyapıların fiziksel olarak yeniden inşasından mali yardım sağlamaya ve insan kapasitelerini geliştirmeye kadar uzanmaktadır. Somali'nin güvenlik aygıtları, on yıl önceki talihsizlerinden çok daha iyi bir duruma, şimdi nefes alan bir barış düzeyine ulaştı. Güvenlik kurumlarının sorunsuz işleyişini daha da güçlendirmek için Türkiye'nin kararlılığı, Ankara'nın tek modern askeri eğitim tesisi olan TÜRKSOM'un Somali'de kurulmasıyla sonuçlandı. 50 milyon dolardan fazlaya mal olan üs, kilit devlet kurumlarından birinin sembolik bir yeniden inşasına ve ardından Somali'nin yeniden dirilişine işaret ediyordu.
Somali devletini anlamlı bir işlevselliğe geri döndürmek, kilit sivil kurumların da yenilenmesini içeriyordu. Acil insani yardımlar önemli sonuçlar elde ederken, altyapıları ve insan kapasitelerini sağlayan hizmetin iyileştirilmesini hızlandırmak için daha fazla güç yönlendirildi. Bunlar arasında Somali'nin tek havalimanı öne çıkmaktadır. Mogadişu'daki harap uluslararası havalimanının hızlandırılmış yenilenmesiyle Türkiye, Somali'nin hava sahasını risksiz hava trafiğine açmayı başardı. Türk Hava Yolları, dünyanın önde gelen örneklerinden biri olarak, Mart 2012'de Somali'ye gidiş-dönüş dış hat seferlerine başladı. Yaklaşık on yıldır, Aden Adde Uluslararası Havalimanı, Somali'nin olağanüstü dirilişinin önemli bir göstergesi olarak hizmet veriyor ve Türkiye sayesinde güvenli hava sahası aracılığıyla dünyaya yeniden bağlanıyor.
Somali devletinin kendi içinde düzgün bir şekilde işlemesini ve rahatlamasını sağlamanın ilk yılları, bürokrasiyi, vücudunu ve insan güçlerini benzer şekilde geri getirdi. Devlet kurumlarının, sağlık tesislerinin ve eğitim merkezlerinin yeniden inşası, özellikle başkentte, devlet sisteminin yeniden inşası sürecini güçlendirdi. Türk Kızılayı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile bir araya getiren büyük destek bir proje başlattı. Proje, harap olmuş bir Mogadişu'yu hemen, devlet kurumlarının yerleştirilebileceği ve sorunsuz bir şekilde çalışabileceği yeniden canlandırılan bir şehre dönüştürdü. Türk hükümetinin Somali'ye akıttığı mali ve profesyonel destekle birçok hastane ve eğitim merkezi inşa edildi. Bir zamanlar çökmüş olan Somali'ye hayat zerk etmeyi amaçlayan bu tür entegre tedbirler, daha fazla konsolidasyon önlemi oluşturmak için sağlam bir temel oluşturdu. Bunun diyeti ödendi. Türkiye, Somali'yi yeniden diriltmeye yönelik zorlu kapsamlı çabalarla geçen birkaç yıl boyunca, rakipsiz ve taltif edici bir görev başardı.
Somali’nin zararlı meydan okuması, zor elde edilmiş kazanımlar için bir tehdittir
Somali'de kritik sorunların hepsi çoktan gitti. Millet dirildi ve önemli dersler alındı. Birçoğu, Boynuz'un bu milletinin, bir daha hiçbir şekilde, bir devletin çöküşü gibi yıkıcı bir hasarla asla karşılaşmayacağına inanıyor. On yıl ve giderek artan, gelişen eğilimler; politika, ekonomi ve sosyal yönlerden her iki alanda da olumlu görünümleri pekiştiriyor.
Ancak, çöken Somali devletini umut verici bir dirilişe döndürmek için büyük bir adım atan Türkiye'nin muhtemelen karşı karşıya olduğu tehditkâr bir zorluk hala mevcuttur.
Bu kritik zorluk, uzun süreli bir oynaklık ve kırılganlık durumudur. Yakın durum, Somali'nin müterakki görünümünü arafta tutan bir faktördür ve Somali'nin Türkiye'nin büyük desteğiyle yıllar içinde elde ettiği tüm zor elde edilmiş kazanımlar için bir tehdittir. Bu zorluğu karakterize eden ve katkıda bulunan üç faktör vardır.
Birincisi, Somali, merkezi bir komuta altında siyasi egemenliğini garanti altına almak için mücadele ediyor. Somali yönetimi, otuz yılda tüm tedbirlerle başarılı ve düzgün işleyen bir ülkeyi yönetiyor. Bununla birlikte, ülke henüz hem dikey hem de yatay olarak entegre bir hükümet organı kuramamıştır. Ülke uygulamalarının iktidarın ademi merkeziyetçiliğini dikte eden federal düzenlemeye rağmen, devlet aygıtları arasındaki mevcut güç oyunu sağlıksız siyaseti ortaya koyuyor. Bu, esasında, sadakat dağılımının, ülkenin muntazam bir anayasasından değil de tüm otorite seviyeleri arasında farklılık göstermesi gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, bir iktidar duygusu ve yürütme dirayeti, Somali Devleti’nde pürüzsüz ve tek boyutlu niteliklerden yoksundur. Bu kırılganlıktan dolayı ülke, neredeyse on yıldır çok az gelişme gösteriyor ve bu durum Somali’yi uzun süreli bir oynaklık ve kırılganlık durumunda tutuyor. Dahili olarak bütünleşmiş ve bozulmamış siyasi egemenliği sağlamadaki verimsizlik ülkeye mal oluyor ve sonunda Türkiye'nin gelmesine yardım ettiği zor kazanılmış başarıları etkileyecek.
İkincisi, Somali topraklarının önemli bir bölümü, devlet dışı güçlü aktörlerin kontrolü altında kalmaya devam ediyor. Görevdeki ülkenin iktidar konsolidasyonu, diğer faktörlerin yanı sıra, Mogadişu'nun egemen bir şekilde yönettiği ülkenin köşelerine sınırsız erişimiyle ölçülür. Yıllar boyunca, 2012'den bu yana, mevcut hükümet de dahil olmak üzere yerel paydaşlar tarafından ciddi ancak barışçıl önlemler alınmadı. Yabancı barış güçleri Somali'yi terk etmeye devam ederken, ülkenin geçirgen sınırlarındaki güvensizlikler, büyük zararlar verme potansiyeli ile merkeze kolayca ulaşabilir. Somali'nin yeniden dirilişi sırasında kazanılan başarılar, bir ülkenin nihai egemenliği için belirleyici bir faktör olan topraklar üzerinde tam kontrol sağlayamama tehlikesine karşı savunmasızdır.
Üçüncüsü, eski ve beyhude siyasi kültür, hem içeride hem de dışarıda Somali seçkinlerini rahatsız etmeye devam ediyor. 1990'ların Somali'yi bir devlet çöküşüne sürükleyen ve tüm kardeş ulusa çok pahalıya mal olmasına neden olan siyasi davranışın oybirliğiyle ve açıkça reddedildiği söylenemez. Aktif iktidar alışverişi alanındaki siyasi seçkinler, ilerlemek için katî bir kararlılık ve ulusun birincil odak noktasını ekonomik ve sosyal meselelere dönüştürmek için siyasi olgunluk gösterememektedir. Somali'nin önde gelen siyasi gruplarının şu anda içinde kaynayan gerilimi buna bir örnek. Rakip siyasi grupların müzakare ettiği söylemler, yeniden dirilen bir Somali'nin umutsuzca ilerlemek için ihtiyaç duyduğu değişikliklere karşı direnç düzeyini yansıtıyor. Bu eğilim, son yıllarda zor elde edilen cesaret verici gelişmeleri riske atmaya devam ediyor.
Yukarıda kısaca vurgulanan durumlar Somali'de devam ederken, Somali milleti uzun süreli bir oynaklık ve kırılganlık içinde yaşamaya terk edilecektir; bu, Türkiye'nin on yıllık övgüye değer çabalarını ve müteakip başarılarını da etkileyen zararlı bir meydan okumadır.
Yazının İngilizce dilindeki orjinal halini PDF olarak indirmek için tıklayınız:
Comments