SSCB sonrası Moskova’nın Afrika’ya geri dönüşü
Dönemin Rusya Devlet Başkanı Medvedev’in Alrosa, Rusal, Renova, Rosneft ve Gazprom gibi şirketlerinin yanı sıra iş dünyasından 400 kişilik bir heyetle 2009 yılında Mısır, Nijerya, Namibya ve Angola’ya yaptığı çıkartma Rusya’nın Afrika’ya güçlü bir şekilde dönüşünün en önemli işaretlerinden biriydi. Moskova’nın bu ekonomik hamlesi Afrika Ülkeleri ile Ekonomik İşbirliği için Afrika Koordinasyon Komitesi’nin (AFROCOM) kurulması ile somutlaştırıldı. Bu kuruluş Rus ve Afrikalı iş adamları ile siyasetçileri arasında işbirliğinin sağlanması ve iktisadi iş birliklerinin teşvik edilmesi için oluşturuldu.
Kremlin yönetimi, Afrika’da etki alanını tekrardan kazanmak için Sovyetlerin kıtaya olumlu katkılarını ön plana çıkartan ve sömürgeci olmayan bir güç olarak kıtada var olduğunu dillendiren bir söylem inşa etmektedir. Afrika’ya güçlü bir çıkartma yaptığı bu dönemde Rusya, kıtadaki politikalarında bir alan oluşturmak ve kıtaya müdahalesini arttırmak için 2009 yılında birçok Afrika devletinin Sovyetler'e soğuk savaş döneminden kalma 20 milyar dolar olduğu tahmin edilen olan borcundan feragat etmiştir. Sovyet sonrası dönemde Rusya’nın tek taraflı olarak dillendirdiği borçlar meselesinin bu şekilde çözülmesi Afrika’daki imajına olumlu katkı sağlamıştır. Diğer yandan yine aynı amaçla, Rus devlet kurumu olan Rossotrudnichestvo Federal Ajansı’nın bünyesinde Mısır, Kongo Cumhuriyeti, Zambiya, Etiyopya, Tanzanya, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Fas’ta açılan Rusya Bilim ve Kültür Merkezleri kıtada Rus kültürü ve dilinin öğretildiği yumuşak güç unsurları olarak faaliyet göstermektedir.
Rusya’nın kıtadaki stratejik çıkarları
Rusya’nın, Afrika’daki stratejik çıkarlarının şekillenmesinde askeri ve enerji alanında teknik altyapı işbirlikleri ile doğal kaynaklardan istifade alanları ön plana çıkmaktadır. Moskova’nın Afrika ile olan ticaret hacmi 2020 yılında 11 milyar dolar civarında seyretmiştir. Bu rakam Rusya’nın toplam ticaret hacminin %3.5’ine tekabül etmektedir. Önceki senelerde daha yüksek hacimlere ulaşmış olan karşılıklı ticaret genel olarak salgın sürecinden dolayı kısmi bir düşüş yaşamaktadır. Moskova yönetiminin Afrika ülkeleri ile olan ticaretinde en önemli kalemlerden biri askeri teçhizatlar ve silah satışları olmuştur. 2018 yılında kıta ülkeleri ile olan dış ticarette Rusya lehine 14.5 milyar dolarlık bir fazlalık bulunmaktadır. Rusya’nın kıta ülkelerine yönelik silah satışı bu fazlalığın önemli sebeplerinden biridir. 2015-2019 yılları arasında Afrika kıtasının % 49 gibi bir oranla en büyük askeri teçhizat tedarikçisi olan Rusya bu yıllar arasında kıtaya 15.5 milyar dolarlık askeri ekipman satışı yapmıştır.
Doğal kaynakların çıkarılması ve enerji alanında ortak altyapı projeleri geliştirmek bağlamında ise Rusya’nın bölge ülkeleri ile birçok anlaşması bulunmaktadır. Rusya ile Mısır, 2015 yılında El Dabaa Nükleer Santrali’nin yapımı için anlaşmıştır. İnşasını Rus Devlet Enerji şirketi Rosatom’un üslendiği projenin 2026 yılında tamamlanması düşünülmektedir. Moskova nükleer santral inşa projesinin %85’ini kendisinin finanse edeceğini taahhüt etmektedir. Bu bağlamda Mısır Devleti’ne 22 yıl vadeli 25 milyar dolarlık bir borç vermiştir. Mısır’ın enerji tüketim kapasitesinin %50’ini oluşturacağı düşünülen bu yeni nükleer santralin yapımının 50 bin kadar istihdam alanı oluşturarak ülke iktisadı ve sanayisinin gelişimini destekleyeceği tahmin edilmektedir. Mısır’ın yanı sıra Rusya nükleer enerji programı geliştirme ve enerji santralleri yapımı alanlarında Nijerya, Sudan, Etiyopya, Kongo Cumhuriyeti, Zambiya, Uganda, Ruanda, Gana ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibi Afrika ülkeleri ile de bir dizi anlaşmalar yapmıştır.
Moskova yönetimi kıtadaki varlığını, 2019 yılında Sochi’de Afrika ülkeleri ile ilkini gerçekleştirdiği Rusya-Afrika Zirvesi ile daha da güçlendirmeye yönelik adımlar atmıştır. Rusya enerji sektöründe yapılan anlaşmaların yanı sıra Angola, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Nijerya ve Mısır’da demiryolu projelerinin yapımında da rol almaktadır.
Öte yandan Nükleer enerji ve teknoloji alanında kıtada kendini güçlü bir şekilde gösteren Rusya için Afrika’daki değerli madenler ve yeni teknoloji için önemli olan koltan, nikel, çinko, manganez gibi madenlerin çıkarılması ve işletilmesi stratejik bir önemi haizdir. Bu bağlamda Rusya’nın, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde kobalt, koltan, altın ve elmas; Orta Afrika Cumhuriyeti’nde uranyum ve elmas olmak üzere yirmiden fazla Afrika ülkesiyle enerji ve teknoloji alanında kullanılan madenlerin yanı sıra değerli madenlerin de çıkarılmasına yönelik anlaşmaları bulunmaktadır. Bunlar Moskova’nın kıtadaki önemli ve stratejik yatırım alanlarını oluşturmaktadır.
Kremlin yönetiminin Afrika’daki stratejik çıkarları enerji yatırımları, silah satışları ve doğal kaynakların çıkartılması gibi temelde üç başlıkta toplanabilir. Rusya, Afrika’daki stratejik çıkarları bağlamında Sovyet döneminden kalan mirası devam ettirmektedir. Büyük ölçüde benzerlik gösteren bu politikaların önemli sonuçlarından biri de Rusya’nın bu sayede kıtadaki diğer aktörlerle rekabet ve güç yansıtma yarışına girmesidir. Henüz kıtada resmi olarak duyurulan bir askeri üsse sahip olmasa da Rusya, kıtadaki askeri varlığı ve etkileri göz ardı edilemez bir aktördür.
Rusya’nın Afrika’daki Askeri Varlığı
Belirtildiği üzere Rusya’nın Afrika’da resmi olarak ilan edilmiş bir askeri üssü bulunmamaktadır. Bununla beraber kıta ülkeleri ile olan askeri işbirliği anlaşmaları, özel askeri uzman ve şirketlerle bölgede faaliyet göstermesi ve Afrika ülkelerine en fazla silah ihraç eden ülke olması sebebiyle göz ardı edilemeyecek güçlerden biridir.
Moskova yönetimi, 2015-2019 yılları arasında Afrika’da yirmiden fazla ülkeyle askeri işbirliği anlaşmaları imzalamıştır. 2015 yılında Zimbabve ve Kamerun; 2016 yılında Gambiya, Gana, Ruanda; 2017 yılında Mısır, Zambiya, Nijer, Nijerya, Mozambik, Çad, Esvatini (eski adı Svaziland); 2018 yılında Sudan Tanzanya, Sierra Leone, Gine, Etiyopya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Burundi, Burkina Faso, Botsvana ile imzaladığı bu anlaşmalar; silah satışı, Afrika deniz limanları ve hava üslerinin kullanımı, Rus askeri akademilerinde Afrikalı subaylara eğitim hizmeti, terörle mücadele, barışı koruma ve Rus askeri danışmanlarının varlığı gibi çeşitli işbirliği biçimlerini kapsamaktadır.
Her ne kadar Rusya, 2015 yılından itibaren Afrika devletleri ile askeri işbirlikleri alanında bir dizi anlaşma yapsa da bazı Afrikalı devletlerle olan askeri anlaşmaları ve işbirlikleri çok daha öncesine dayanmaktadır. Özellikle Cezayir ve Angola hem Sovyetler döneminde hem de Sovyetler sonrası dönemde Rusya’nın kıtadaki stratejik çıkarlarının yönünü göstermesi açısından önem taşımaktadır. Bu iki ülke ile olan silah ticareti ve enerji-maden alanındaki işbirlikleri Kremlin yönetiminin kıta siyasetindeki mihver (pivot) bölgeleri olmuştur.
Angola
Rus maden şirketi Alros, elmas madenlerinin olduğu Angola’da faaliyet göstermektedir. Angola aynı zamanda hidrokarbon açısından da zengin bir ülkedir. Ayrıca Afrika’nın en büyük petrol üreticilerinden biri ve OPEC üyesidir. Sovyetler zamanında Angola ile kurduğu güçlü askeri ve siyasi bağlar bu ülkeyle ilişkilerini geliştirmede Rusya’nın daha hızlı sonuç almasını sağlamıştır. 2000’lerde ortaya koyduğu Afrika politikasında tabii kaynakların çıkarılmasını, enerji alanında altyapısal destekleri ve silah satışlarını öncelikli tutan Moskova, bu politikaya uygun şekilde 2006 yılında Angola ile ticaret ilişkilerini ve askeri işbirliğini sağlamaya yönelik hükümetler arası askeri ve teknik işbirliği anlaşması imzalamıştır.
Cezayir
Öte yandan Cezayir enerji alanında Rusya’nın Afrika’da öncelediği muhataplardan birisidir. Önde gelen Rus petrol ve doğal gaz şirketleri Cezayir’de faaliyet göstermektedir. 2006 yılında ticari ve askeri işbirliğini pekiştirmeye yönelik imzalanan Cezayir-Rus Ortaklık Anlaşması iki ülkenin enerji ve askeri alandaki ilişkilerini ileri bir seviyeye taşımıştır. Cezayir hala Rusya’nın kıtadaki en büyük silah müşterisi ülkedir. Cezayir ve Angola’daki enerji ve askeri işbirliği alanında ortaya koyduğu bu faaliyetler, ilerleyen zamanlarda Rusya’nın kıtadaki çıkarlarının daha sağlam bir şekilde hayata geçirilmesinde öncü olmuştur.
Özel Askeri Şirketler ve Anlaşmalar
2019 yılına kadar 20’den fazla Afrika ülkesi ile askeri işbirliği anlaşmaları yapan Rusya’nın aynı yılın Ekim ayında ilkini gerçekleştirdiği ve 43 Afrika ülkesinin katıldığı Rusya-Afrika Zirvesi’nde otuzdan fazla Afrika ülkesiyle askeri işbirliği anlaşmaları imzalaması ya da var olanları yenilemesi dikkat çekicidir. Rusya’nın bu hamlesi kıtadaki varlığını güçlendirmekle beraber Afrika’daki stratejik çıkarları için de önemli bir adım olmuştur. Bu anlaşmalar çerçevesinde Rusya’nın askeri ve güvenlik alanında işbirliği içinde olduğu Afrika ülkeleri arasında Orta Afrika Cumhuriyeti de ayrı bir önem taşımaktadır. Rus paralı askerleri olarak bilinen ve Rus işadamı Yevgeniy Prigozhin tarafından kontrol edildiği iddia edilen Wagner Şirketi Orta Afrika Cumhuriyeti’nde askeri eğitim vermekle beraber, bazı devlet kurumlarının güvenliğini de sağlamakta, Devlet Başkanının özel muhafızlığını yapmakta ve ordunun eğitiminde önemli rol oynamaktadır. Ayrıca Orta Afrika Cumhuriyeti Başkanı Faustin Archange Touadera’nın eski bir Rus polis görevlisi olan Valery Zakharov’u milli güvenlik danışmanı olarak ataması Rusya’nın bölgede askeri anlamdaki etki gücünün anlaşılması için ipuçları vermektedir.
Rusya’nın Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki yükselişi, BM’nin ülkenin hafif silahlar elde etmesine izin veren BM silah ambargosunun 2017 muafiyetiyle beraber ortaya çıkmıştır. Rusya bu muafiyetle beraber Orta Afrika Cumhuriyeti’nde askeri varlığını genişletmek için yatırımlar yapmıştır. Wagner üzerinden bölgede askeri danışmanlık ve üst düzey yetkililer için güvenlik hizmeti sağlayan Rusya’nın, altın ve elmas gibi ülkedeki önemli iktisadi varlıkları da koruduğu yetkililer tarafından ifade edilmektedir. Rus işadamı Yevgeny Prigozhin’e bağlı olduğu iddia edilen Rus şirketlerinin, korunan bu maden tesislerinin bazılarında hisse sahibi olması da Rusya’nın Afrika’daki stratejik çıkarlarının anlaşılması için önemli bir ipucudur. Wagner özel asker şirketinin yanı sıra bir diğer Rus özel askeri şirketi olan Patriot’un Burundi’de bir askeri hava üssü inşasıyla bağlantılı olduğu çeşitli Rus muhalif medyalarında belirtilmektedir. Ayrıca kaynaklarda Patriot şirketinin faaliyetlerinin Rus Dışişleri Bakanlığı, Havacılık ve Uzay Kuvvetleri (VKS) ve Rus Federal Güvenlik Servisi tarafından koordine edildiği iddia edilmektedir. Bu durum Rus özel askeri şirketlerinin operasyon sahasının Afrika’da genişleme ihtimalini göstermektedir.
Afrika’da Rusya’nın askeri varlığına ve muhtemel üslerine ilişkin ortaya atılan spekülasyonlar, Sovyet dönemindeki askeri varlığının yoğun olduğu ülkeleri daha fazla öne çıkarmaktadır. Sovyet döneminde bazı kıta ülkelerinde gayri resmi de olsa askeri olarak varlık göstermiş olması ve müdahil durumda bulunması, Moskova’nın bugünkü askeri stratejisinde odaklandığı ülkelerin daha iyi anlaşılmasını sağlar. Rus medyasında Rusya’nın Mısır'ın Sidi-Barrani üssünü kullanması konusunda Sisi yönetimi ile görüştüğü haberleri bu bağlamda ele alınabilir. Sidi Barrani’de hava üssü açmayı düşünen Rusya, Soğuk Savaş döneminde bu bölgeyi belli bir süre donanma üssü olarak kullanmıştı.
Öte yandan Putin 2017 yılında dönemin Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir ile Sudan’da donanma üssü açma konusunda görüşmeler gerçekleştirmiştir. 2019 yılında Beşir’in devrilmesi konuyu bir dönem belirsiz kılsa da, Rusya Sudan’daki olası bir menfi duruma karşı, bu kez Eritre’de alternatif bir donanma üssü açmak için görüşmeler yapmıştır. Bu görüşmeler sonucunda Rusya, Eritre’nin Assab şehrinde lojistik üs görevi görecek bir liman kuracağını duyurmuştur. Moskova’nın Afrika Boynuzu’ndaki bir diğer askeri üs girişim hamlesi ise Somali sınırları içinde özerk bölge olan Somaliland’da gerçekleşmiştir. Berbera şehrinde kurulacak lojistik donanma üssünün, 1500 görevliye, 2 destroyer büyüklüğünde gemiye, 4 fırkateyn sınıfı gemiye, 2 büyük denizaltıya, 6 ağır savaş uçağına ve 15 savaş jetinin bulunduğu iki hava uçuş pistine ev sahipliği yapması beklenmektedir. Rusya’nın Somali’deki merkezi hükümetten ayrı hareket ederek, Somaliland ile doğrudan temasta bulunması bölge istikrarı açısından tartışmalı bir konudur. Kremlin yönetiminin, özellikle birçok dış gücün askeri üssünün bulunduğu Cibuti’nin hemen yanında bir üs kurması Afrika Boynuzu’nda bir meydan okuma olarak da görülebilir. Yakın zamanda duyurusu yapılan ve açılması beklenen bu iki lojistik donanma üssünün Kızıldeniz, Aden Körfezi ve Batı Hint Okyanusu gibi enerji geçiş yollarının kritik olduğu bölgelerde Rusya’nın askeri gücünü arttıracağı düşünülmektedir.
Rusya’nın Afrika ile olan ilişkilerinin en önemli ayaklarından biri de kıtaya yaptığı silah satışları olduğundan yukarıda söz etmiştik. Moskova’nın Afrika’daki önemli silah ve mühimmat ithalatçıları Cezayir, Mısır, Angola ve Uganda’dır. Cezayir Rusya’dan, muharebe tankı, denizaltı ve helikopter satın alırken; Mısır savaş uçağı, muharebe tankı, uzun menzilli hava savunma sistemi ve helikopter; Angola savaş jetleri, muharebe tankı, ağır silahlar ve cephane; Uganda tank ve hava savunma sistemi ithal etmektedir. Moskova’nın askeri mühimmat ihracatı yaptığı diğer Afrika ülkeleri ise Mali, Mozambik, Nijerya, Sudan, Ruanda, Tanzanya ve Somali’dir.
Moskova’nın iki taraflı anlaşmalarla kıta ülkelerine sunduğu askeri eğitim, teçhizat ve teknoloji gibi teklifler Afrika ülkeleri açısından özellikle güvenlik alanında bir alternatif oluşturmaktadır. Bu bağlamda örneğin 2014 yılında İngiltere ve ABD’nin Nijerya’nın terörle mücadelede yardım taleplerini ağırdan almaları, Nijerya’nın özel kuvvetlerinin terörle mücadele eğitimi için Moskova’ya yönelmesine ve Boko Haram terör örgütü ile savaşmak için Rusya’dan askeri mühimmat satın almasına sebep olmuştur. Benzer bir şekilde 2015 yılında Rusya’nın, Sahel bölgesinde teröre karşı faaliyet gösteren çok milletli müşterek görev kuvveti ülkelerinden Kamerun’a terörle mücadeleye destek için askeri eğitim ve malzeme sözü vermesi ve 2016 yılında bölgedeki uluslararası terör unsurlarına karşı ortak hareket etmek için Fas ile bildirge imzalaması gibi örnekler Rusya’nın güvenlik konusunda kıta ülkeleri için alternatif bir muhatap olduğu gerçeğinin altını çizmektedir. 2019 yılında Nijerya resmi yetkililerinin Gine Körfezi’nde korsanlık ve gemi kaçırılmasına karşı Moskova’dan yardım talep etmesi de, bu hususa örnek teşkil etmektedir.
Uluslararası barış operasyonları bağlamında da Rusya’nın Afrika’da hareket halinde olduğu müşahede edilmektedir. Rusya Savunma ve İçişleri Bakanlıkları, 2006 yılından beri Afrika'daki barış operasyonları için Afrika askeri ve kolluk kuvvetlerinin eğitimlerine katılmakta ve yüzlerce kişiye bu şekilde askeri eğitim verilmektedir. 2008 yılından itibaren Somali kıyılarındaki korsanlığa karşı uluslararası mücadeleye katılan Kremlin yönetimi, 2000-2012 yılları arasında BM’nin Sudan, Çad, Orta Afrika Cumhuriyeti gibi birliklerinde yer almıştır. Rusya, 2018 yılı itibariyle BM’nin Batı Sahra’daki Referandum Görev Gücüne (MINURSO) de katkı sağlamaktadır.
Moskova’nın Afrika’daki bir diğer önemli odak noktası Libya’dır. 2017'den bu yana, Rusya Libya’da nüfuz kurmaya çalışmaktadır. Özellikle Halife Hafter’e askeri danışmanlar ve istihbarat memurları göndererek destek çıkan Rusya’nın Wagner özel askeri şirketi üzerinden 2019 yılında Libya’ya girmesi ile bu durum daha stratejik bir noktaya evrilmiştir. Libya’nın enerji kaynakları açısından zengin oluşu ve adeta birçok devletin gövde gösterisinde bulunduğu bir satranç tahtasına dönüşmesi Rusya’yı buraya daha yakından bakmaya sevk etmiş ve bu süreç onu Libya’da etkili güçlerden biri konumuna getirmiştir.
Moskova’nın Afrika’daki askeri varlığı özellikle Sovyetler döneminden kalma politikalara büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. Rusya’nın genel olarak enerji alanında işbirliği, değerli madenlerin çıkarılması ile askeri eğitim ve silah satışları temelinde şekillenen Afrika siyasetinde, kıtadaki askeri varlığı kritik bir rol oynamaktadır. Gerek özel askeri şirketlerin faaliyetleri ile güvenlik danışmanlığı ve askeri işbirliği anlaşmaları, gerekse Eritre ve Somaliland’da kurması muhtemel askeri lojistik üsleriyle Rusya bugün, Afrika’daki önemli dış aktörlerden biri haline gelmiştir. Libya, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Afrika Boynuzu; Rusya’nın özellikle askeri varlığını güçlü bir şekilde gösterdiği yerlerdir. Angola ve Cezayir ise Sovyet zamanından kalma yakın ilişkilerinden kaynaklı Rusya’nın silah satışları ve stratejik çıkarları bağlamında ilgi alanına giren en önemli ülkelerdendir.
Comments