Ülke yönetiminin, çeşitli zorluklar içeren meşakkatli bir görev olduğu kuşkusuz. Kimi ülke yöneticileri bu görevi başarıyla gerçekleştirip ülke ve küresel siyasi tarih bakımından kalıcı izler bırakırken kimileriyse başarısızlıkla tamamlanan dönemlerinin sonunda tarihin tozlu sayfalarındaki yerlerini alıyor. Liderlik hiç şüphesiz zorlu şartlarda gerekli bir durum. Bir başka ifadeyle, siyasi tarihte iz bırakan liderleri zor durumların ortaya çıkardığı söylenebilir. Ülkelerin siyasi, iktisadi ve içtimai kırılganlıklarının oluştuğu durumlarda vizyoner lider vasfına sahip yöneticiler ve etrafındaki elitler, bu tip durumları asgari düzeyde zararla atlatabilir veya ülkelerinin lehine ciddi kazanımlara dönüştürebilirler. Aksi durumlardaki örnekler ise dünya ve siyasi tarih kitaplarından okunabilir. Bu noktada Etiyopya, son 4 yıldır yaşanan gelişmeler ve Başbakan Abiy Ahmed’in gösterdiği liderlik performansı bakımından, zor/kırılgan şartlarda liderlik vasfının analiz edilebilmesi için vaka çalışmasına elverişli ülkelerin başında geliyor.
Liderlik ama Nasıl?
İyi bir lider hangi vasıflara sahip olmalıdır? Bu soruya verilebilecek çok sayıda cevap bulunabilir. Henry Kissinger’ın son kitabı “Liderlik” bu soruya bazı cevaplar arıyor. Kissinger, liderleri öncü ve devlet adamı liderler olarak iki gruba ayırıyor. Devlet adamı olarak liderler koşulları iyi analiz eden vizyon ve riskler arasında azami dengeyi sağlamaya çalışır. Bu bir bakıma statükoculuk ile vizyonerlik arasında sıkışmış makul liderliğin de tarifidir. Diğer lider türü ise herhangi bir ayrımı kabul etmeksizin geçmişin tüm izlerinden kopmaya hazır karaktere sahiptir. Kissinger’a göre bu liderler savundukları değerlerin bir önce hayata geçmesini isterler. Siyasi rollerinin iyi ilkeler olduğunu savunurlar. Tarih içindeki büyük dönüşümleri bu lider tipi gerçekleştirmiştir. Kissinger mükemmel liderin her iki lider özelliğini de kendi içinde birleştireceğini dile getiriyor.
Meles Zenawi’nin Mirası
Etiyopya, zengin tarihi birikimi ve medeniyet geçmişiyle küresel tarihin odaklandığı ülkelerden biridir. 110 milyonu aşkın nüfusuyla Afrika kıtasının en kalabalık ülkeleri arasında ilk sıralarda gelmektedir. Son 20 yıllık parlak ekonomik performansı ise dikkatlerin Doğu Afrika’nın bu devletine çevirmesine neden oldu. Hiç şüphesiz bu başarıda ülkeyi 1991-2012 yılları arasında yöneten Meles Zenawi’nin payı vardı. Sosyalist askeri cuntanın ardından ülke yönetimini domine eden Zenawi, siyasi ve ekonomik bakımdan kırılganlıkları ve istikrarsızlık odaklarını asgari düzeye çekerek Kissinger’ın liderlik kategorisinde “devlet adamı lider” vasıflarını başarıyla yerine getirdi. Çok parçalı siyasi yapıdan EPRDF (Etiyopya Halkın Devrimci Demokratik Hareketi) ismiyle diğer etnik bölgelerin siyasi oluşumlarıyla kurulan siyasi koalisyon çatısı, Zenawi dönemi boyunca birlik tutkalı vazifesi gördü. Marksist geçmişe rağmen ülke çapında liberal pek çok reformu hayata geçirerek Etiyopya’yı Afrika’nın parlak ülkeleri arasına sokmayı başardı. İç ve dış politikadaki kararlı adımlar, Etiyopya’yı bölgenin stratejik ülkesi haline getirdi. Tüm bunlara karşın bir dönem içinde Eritre ile süren savaş ve ayrılık Etiyopya’nın jeopolitik kırılganlığını artırdı. Daha da önemli bir sorun, 20 yılı aşkın süredir ülkeyi domine eden TPLF’in Etiyopya siyasetindeki konumu (Tigray Halkları Kurtuluş Hareketi) Meles Zenawi’nin 2012 yılındaki ani ölümü sonrasında tartışılır hale geldi. Haile Mariam Desalegn’in 2012-2018 arasındaki başbakanlığı döneminde özellikle Oromo bölgesinde artan hoşnutsuzluk ülke çapına yayılarak federasyonlardaki farklı etnik/kültüre sahip kitlelerin hükümete karşı protestolara, tutuklamalara ve siyasi baskıya evrildi. Bu durum 2018 yılında yönetimin değişmesine ve Etiyopya siyasi tarihinden yeni bir dönemin açılmasına neden oldu.
Abiy Ahmed’in İlk Yılları: Medemer Felsefesi
Henry Kissinger’e göre liderler ister istemez kısıtlamalarla kuşatılır ve kısıtlı bir alanda iş görürler. Kissinger; her toplumun kabiliyetleri ve ulaşılabileceklerinin demografi ve ekonomi tarafından dayatılan sınırları olduğunu dile getirerek liderlerin zaman, konjonktür, toplum yapısı ve ekonomik duruma göre karar almasının imkânı olduğunu dile getirmektedir. Etiyopya’da 2018 Nisan ayında Başbakan olan Abiy Ahmed tüm bu koşulların kendisini çevrelediği bir dönemde koltuğa oturdu.
Ahmed göreve gelir gelmez iddialı ve dönüştürücü birçok projeye girişti; binlerce mahkûmu serbest bıraktı ve bir Uzlaşma Komisyonu kurdu, devlete ait işletmelerin özelleştirilmesi çağrısında bulundu ve Eritre ile çarpıcı bir barış anlaşması imzaladı. Ayrıca, eski kalkınmacı devlet paradigmasını terk ederek yeni Başbakan, Medemer kavramına derinden kök saldığını söylediği Dünya Ekonomik Forumu'nda (2019) ülkenin kalkınması için yenilenen vizyonunu özetledi. Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed; sinerji, dahil olmak veya birlikte olmak anlamına gelen Amharca sloganı medemer'i ortaya attı. Etiyopya siyaseti, ekonomisi ve toplumsal dokusu da dahil olmak üzere çok çeşitli konuları kapsayan yeni yayınlanan kitabı Medemer'de akademik arka planını da kullanarak tarih, kültür ve yeni bir siyasi düzen inşa etmenin bir yolu gibi çok çeşitli konularda ortak anlayış geliştirmek için bir vizyonu ortaya koydu.
Medemer Vizyonu ve Birlik Siyaseti
Medemer kavramı Etiyopya'nın siyasi gelişiminin bu noktasında oldukça önemli bir role sahiptir. Medemer kavramı, Etiyopya ve diğer Afrika ülkelerinde dikkatleri üzerine çekmiştir. Etnolinguistik bölünmeleri derinleştirmekten ve bunun sonucunda ortaya çıkan türbülanstan kurtuluş sağladığını iddia ediyor. “Ötekileştirme” sorunu, anayasal temelinden yeni bir boyut alarak vatandaşların can ve malına mal olmuştur. Elbette “ötekileştirme” sorunu, Etiyopya'da yeni bir olgu değildir; ister sömürü, isterse kültür ve dilleri bastırma biçiminde olsun. Bununla birlikte, şu anda etnik temelli ayrımcılık rutindir ve Etiyopya son zamanlarda çatışmalar nedeniyle ülke içinde yerinden edilen insanların hususunda dünyadaki en yüksek istatistiklerden birine sahip olmuştur. Bu noktada Medemer yaklaşımı, siyasi uzlaşı sağlayarak aşırılıkçılığa ve nefret siyasetine bir son vermeyi önerir. Medemer birleşik çoğulcu bir toplumun doğal bir güç olduğunu ve sürdürülebilir olduğunu iddia eder. Başbakan Abiy Ahmed’in söylediği gibi, "Birleşirsek ayakta kalırız ve Bölünürüz.". Abiy Ahmed’e göre Medemer, çeşitlilik için birlik kavramıdır.
Abiy Ahmed’in Zorlu Dönemeci
Güçlü karakter, risk ve fırsatlar analizi becerisi ve cesaret Kissinger’ın tarifiyle bir liderde bulunması gereken temel özellikler arasındadır. Başbakan Abiy Ahmed kendisine Nobel Barış Ödülü getiren iki yıllık liderlik performansı boyunca tüm bu işlevlere havi bir siyasetçi modeli ortaya koydu. Kaldı ki Etiyopya’daki şartlar böylesine bir reform ve politik havanın tam tersini işaret ediyordu. Her ne kadar ortaya attığı Medemer felsefesinin üniter bir devlet yapısı oluşturma vizyonu olduğu dile getirilmese de arka plandaki asıl amacın bu olduğu yönünde güçlü emareler mevcuttu. Ama işler birden tersine döndü. Kovid 19 salgını tüm dünyada olduğu gibi Etiyopya’ya da ağır bir ekonomik fatura çıkardı. Ayrıca Mavi Nil üzerine inşa edilen Hedasi Barajı Mısır ile Etiyopya arasında ciddi gerginliklere sebebiyet verdiği gibi uluslararası alanda baskıya neden oldu. En önemlisi 2020 yılında yapılması planlanan seçimlerin ertelenmesi TPLF ile merkezi hükümet arasında halen devam eden silahlı çatışmaların fitilini ateşledi. Nobel Ödülü sahibi Başbakan Abiy, dünya basını ve hükümetlerinin kahir ekseriyetinde olumsuz atmosferin oluşmasını sağladı.
TPLF’in hakimiyeti boyunca Etiyopya’da askeri yığınakların önemli bölümü Tigray bölgesine konuşlanmıştı. Bu Eritre ile yaşanan savaşın sonucuydu. Ayrıca her bölgenin kendi askeri yapılanması da mevcuttu. Bu da Eritre ile yaşanan savaşı sonucu olarak TPLF’in askeri kanadını ülke içindeki en güçlü silahlı grup kalmasını sağladı. Abiy Ahmed’in liderlik sürecinin en zorlu dönemeci TPLF’in seçimlerin ertelenmesine itiraz etmesi ve Tigray bölgesinde kendi seçimlerini yapacaklarını ilan etmesiyle başladı. Müteakip aylarda Tigray bölgesinde merkezi hükümetin askeri birliği ENDF’ye bağlı bir garnizona yapılan silahlı baskın ülke içinde askeri operasyonların başlamasını beraberinde getirdi. Daha da önemlisi EPRDF koalisyonu ortadan kalkarak, bölgeler arası ilişkiler yeniden konumlandırıldı. Abiy Ahmed, askeri operasyonların yanında PP (Refah Partisi) ismiyle yeni bir partinin kurulduğunu açıklayarak TPLF’e askeri cevabın yanı sıra politik sahada da pasifleştirme adımını attı.
Askeri operasyonlar bir süre sonra meyvesini verdi. ENDF, Tigray bölgesinin başkenti kabul edilen Mekelle’ye girerek kontrolü sağladığını duyurdu. Fakat, TPLF’in elindeki mühimmat ve gerilla savaşı tecrübesi kısa süre sonra işlerin tam tersine dönmesiyle sonuçlandı. TPLF, başlattığı karşı saldırılar neticesinde çok sayıda Etiyopya askerini esir alırken başkent Addis Ababa’nın neredeyse 20 km yakınına kadar mevzilendi. Başbakan Abiy Ahmed, bu noktada kararlı bir adım atarak ülke çapında seferberlik çağrısı yaparak vatandaşlarını orduya katılmaya çağırdı. Bir sonraki adımı cepheye bizzat giderek operasyonu yönetmek oldu. Bu adımlar TPLF ilerleyişini kısa sürede durdurarak, yurtdışından alınan yeni teknoloji askeri teçhizatın da yardımıyla TPLF’yi kendi bölgesinin sınırlarına itti.
Medemer Öldü Mü?
Kissinger’ın kitabında Oswald Spengler’den yapılan alıntıda liderin en önemli vasıflarından birinin “bilmeden doğru şeyi yapma kabiliyeti” olduğu vurgulanmaktadır. Başbakan Abiy Ahmed son dört yılda attığı her adımı önceden analiz etmiş ve kararlılıkla hayata geçirmiştir. Fakat bir kararı dışında: TPLF’e operasyon düzenlemek. Bunun sonuçlarını doğru analiz etmediği veya Amhara siyasi elitlerinin baskısıyla böyle bir karar aldığı söylenebilir. Buna rağmen bu durumu dahi kendi ve ülkesi lehine bir avantaja dönüştürmeyi başardı. Medemer’in birlik vizyonu çerçevesinde Etiyopya’nın büyük çoğunluğunu kenetlemeyi başardı. Bunu iç ve dış sorunları araçsallaştırarak kamuoyunun olumsuz duygusal tepkilerini TPLF’e karşı başarıyla çevirmeyi başardı. Tüm bu hengamenin ortasında Refah Partisi ve Abiy Ahmed iktidarının pekişmesi bunun en somut örneğidir.
Başbakan Abiy Ahmed, pragmatist politikanın en azından Afrika kıtasındaki önde gelen isimleri arasında yer almaktadır. İç ve dış politikadaki analiz ve karar süreçleri azami faydayı hedefliyor. İşler tamamen yolunda gitseydi Medemer felsefesi ise tüm bu siyasi satrancın anayasası olacaktı. Dört yıllık süreç içinde ciddi ekonomik, siyasi ve güvenlik sorunuyla mücadele etmesi Medemer’in akıbeti konusunda soru işaretlerini ortaya çıkarıyor. Medemer hala hayatta; formüle edildi ve ince dokunuşlarla Etiyopya’daki gelecek vizyonunun önemli parçası olacak.
Comments