AKEM araştırmacısı Amadou Togolo, Mali'de askeri darbeye giden süreci ve sonrasındaki gelişmeler 6 soru ve cevapta değerlendirdi.
1) -Mali'de son zamanlarda hükümet karşıtı gösteriler yaşanıyordu. Bu göstericilerin gösteriler için başlıca iddiası olan yolsuzluk ve işsizlik söylemleri ne kadar doğru? 2012 yılında, Mali halkının büyük bir umutla akın akın sandığa gittiği Cumhurbaşkanı seçimlerini kazanarak gelen ve son askeri darbe ile istifa ettirilen devrik İbrahim Boubacar Keita’dan büyük beklentileri vardı. Bu beklentilerin özünü yeni başkanın, ülkedeki sonu belirsiz ve derin bir gelecek endişesi oluşturan güvensizlik, artan işsizlik, yolsuzluk, adam kayırmacılık ve adaletsizlik sorunlarına son vermesi oluşturuyordu. Yedi yılda halk, çözüm yerine ülkenin durumunun daha da kötüye gittiğine şahit oldu. Bu gidişat hükümete karşı protestoların başlanmasına sebep oldu. Ülkenin kötü yönde gitmesinin başka sebepleri olsa da işsizlik ve yolsuzluk gibi sorunların arttığı da bir gerçektir. Ülke, halkın bilmediği veya bilmesinin zor olacağı neoliberalizm sistemiyle karşı karşıyadır. 2) Ülkede yaşanan protestoların başlaması için çağrı yapan isimlerden biri olan din adamı Mahmud Dikko nasıl bu kadar etkili olabildi? İmam Mahmoud Dicko, manevi kişiliğiyle hep adaletsizlik, yolsuzluk ve dış güçlerin ülkeyi işgal etme teşebbüslerine karşı çıktı. Dicko’nun İmam olması, bu arada medrese hocası da olması, ülke siyasetini yakından takip etmesine engel olmadı. 90’lı yıllardan bu yana ülkenin siyasi hayatına ve siyasetçilerine yabancı olmayan Dicko’nun kuvvetli maneviyata sahip kişiliğinin yanı sıra; adaletsizliğe, yolsuzluğa ve sömürgeciliğe karşı oluşu, ona halk nezdinde sevgi kazandırmıştır. 3) Fransa basınının Mahmud Dicko’nun vehhabi, selefi olduğu şeklindeki iddialarının gerçeklik oranı nedir? Fransa Mali üzerindeki kontrolünü kaybetmemek için mi bu söylemleri ortaya atıyor? Batı’da, özellikle Fransız medyasında İmam Mahmoud Dicko’ya karşı söylemler, Dicko’nun 2012 yılında gerçekleşen darbenin ardından yabancı güçlerin Mali’deki varlıklarını sorgulaması ve eleştirmesinden kaynaklanmaktadır. Fransa’nın ateşe körükle gitmek suretiyle alevlendirdiği etnik çatışmalarını Dicko arabuluculukla çözmeye kalktığında Fransa’nın oyununu baltalamıştı. Yabancı güçlerin sorun çözmekten yana olmadıkları, fakat ülkeyi yeniden sömürgeleştirmek istedikleri fikrine vararak 2012 yılında Bamako Büyük Camiinde yaptığı bir konuşma sırasında şu ifadeler kullanmıştı: “Ülkemiz bir yeni sömürgecilik süreci içerisinde ve bunu söylememiz lazım”. Dicko’nun Fransanın Mali’deki oyunlarına karşı etkili söylemleri, Fransız medyasının, Dicko’nun vahhabi, selefi olduğu yolundaki gerçeği yansıtmayan ve onun Mali kamuoyundaki etkisini zayıflatma amaçlı yaftalamalara başvurmasına yol açmaktadır. 4) Siyasi istikrarsızlıklar ve protestolar sonucu gerçekleşen bu askeri darbe, sizce, ülkede istikrarı sağlayabilir mi? Genel olarak bakıldığında Afrika’da darbelerle, istikrar sağlanamıyor. Darbeler istikrardan çok iç siyasette siyasetçiler arasında kin ve nefret oluşmasına yol açmakta ve otomatik olarak halk da taraf seçmektedir. Bunun da Afrika’da kamuoyu sisteminin ortadan kalkmasına yol açtığını söyleyebiliriz. Hâlihazırda Mali’de görmekte olduğumuz büyük kitle protestolarında kitlelerin kamuoyu fikri çerçevesinde hareket ettiği söylenemez. Ayrıca protestolarda bir araya gelmiş olan kitleler, önümüzdeki seçimlerde topyekûn olarak hareket etmek yerine siyasi partilerin siyasi oyunlarına kapılarak bölünecekler. Olup bitenlere bakarak, 2012 yılında olduğu gibi 18 Ağustos 2020 tarihindeki darbe ile Mali halkının oyuna getirildiğini söylemek bile mümkündür. 5) Geçtiğimiz yıllarda Mali'de gerçekleşen askeri darbe sonucu Fransa 2013 yılında 5 bine yakın askerini Mali'ye yığmıştı. Bu darbenin ardından da böyle bir teşebbüste bulunabilir mi? 2012 yılındaki darbenin ardından Fransa uluslararası anlaşmaları da ihlal ederek Mali’ye çok sayıda Fransız askeri gönderdi. Ancak, eğer amacı ülkenin istikrarı ve iç barışın tesisi idiyse bunda başarılı olduğu söylenemez. Bilakis, sadece Mali halkı nezdinde değil Fransız ve dünya medyasında da Fransa’nın Mali’deki bu askeri operasyonda başarısız olduğu dile getirilmektedir. Fransa, 2020 yılı Ağustos ayı içindeki bu son darbeden önce askeri varlığını meşrulaştırmak üzere NATO’nun askeri olarak Mali’de olmasını istemişti. Buna olumlu cevap almayınca birkaç Avrupa ülkesiyle (Belçika, İngiltere, Estonya, Danimarka…) birlikte askeri operasyon başlattı. Başarı elde etme durumu tartışmalı olsa bile bu darbe sonrasında da ne yazık ki Fransa’nın askeri olarak nüfuzunu artıracağı görülüyor. Çünkü bugün itibariyle Fransa Mali’deki çıkarlarından ve askeri faaliyetlerinden vazgeçecek gibi görünmüyor. 6) Gerçekleşen darbenin Türkiye ya da Rusya tarafından desteklendiğine dair gündemdeki iddialar nasıl değerlendirmek gerekir? Kimi ülkelerin darbenin arkasında olduğu iddia edilmektedir. Afrika’daki darbelerde olagelen bir durumdur ve öyle olmaya devam edecektir. Afrika ülkeleri, dünyadaki askeri ve iktisadi güç sahibi devletlerle askeri anlaşmaları yapmaktadır. Afrikalı devletlerin orduları askerlerini bu ülkelere askeri eğitim almaları için göndermektedir. Bu durum Afrika ülkelerini askeri olarak bu ülkelere bağımlı kılmaktadır. Askeri ve iktisadi güç sahibi hiç bir devlet askeri alanında uzun vadede karşılıksız yatırım yapmaz. Bu dünya sistemi oyununun kuralı budur. Diğer Afrika ülkeleri gibi Mali Cumhuriyeti de yaptığı askeri anlaşmalarda, ülke bağımsızlığına halel getirecek hükümlere yer vermemeli ve bu suretle anlaşma yaptığı ülkelere bağımlı hale gelmemelidir. Herhangi bir ülkenin bu darbenin arkasında olduğunu şu an itibariyle söylemek güçtür. Ayrıca darbe öncesi süreçte kendi kaderini çizmek isteyen Mali halkının meşru temsil mücadelesini yok saymak doğru olmayacaktır.
Comments