Afrika neden daha fazla endişe duymalı? Büyük Güçlerin büyük ölçüde suçu ne?
Kronikleşmiş olan güvenli içme suyu, yeterli gıda ve barınak eksikliği problemleri; Afrika ülkelerinin on yıllardır çoğunlukla çatışmalardan kaynaklanan belirgin sosyal sorunları olmaya devam etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, sağlığın yukarıda bahsedilen sosyal ve çevresel belirleyicileri, giderek daha fazla zarar veren iklim değişikliğinin de doğrudan etkileri haline gelmektedir. Kıtada zayıf altyapıya sahip zayıf ve kırılgan devletlerin hakim olduğu düşünüldüğünde, daha geniş ulusların iklim değişikliğinin yıkıcı sonuçlarına karşı savunmasızlığı anlaşılmaz değildir. Iowa Eyalet Üniversitesi tarafından açıklanan bir veriye göre, iklim değişikliğinin ortaya çıkardığı zorluklara ilişkin geleneksel anlayış, gelişmekte olan ülkelerin çoğunlukla Afrika'da bulunduğunu ve özellikle savunmasız olduklarını ileri sürmektedir.
Afrika, giderek tırmanan iklim değişikliği krizinden orantısız bir şekilde zarar görmektedir. Afrika Birliği tarafından ortaklaşa yayınlanan son raporlar; Afrika ulusunun, kıtanın katkısının önemsiz olduğu küresel sera gazı emisyonunun çeşitli sonuçlarından muzdarip olduğunu bildirmektedir. Kıtadaki sıcaklık endişe verici bir şekilde hızlanarak son yıllarda kuraklık ve sellerin artmasına neden olmaktadır. Afrika'da İklimin Durumu 2022 raporunda, örneğin 2022 yılında sıcaklıkla ilgili felaketlerin 110 milyondan fazla Afrikalıyı etkilediği ve 5000 kişinin hayatını kaybettiği bildirilirken, doğru raporlama yapılması halinde bu sayının artmasının beklendiği ifade edilmektedir. Raporun aynı yıl içinde bahsettiği ekonomik zarar ise 8,5 milyar ABD dolarını aşmaktadır.
Dünyanın kalkınma çizgisindeki dengesiz bölünme daha fazla yoksul ve daha az zengin üretmeye devam ederken, iklim değişikliğinin ayrım gözetmeyen maliyetleri herkesi ve özellikle de kıtayı tehdit ettiğinden, Afrika'nın dayanılmaz zararları hafifletmek için proaktif olarak devreye girme kararlılığı büyük ölçüde güçlü olmalıdır. Afrika'nın önümüzdeki yıllarda üretici ülkelere kıyasla neden daha agresif olması gerektiğinin temelinde üç faktör yatmaktadır.
Makroekonomik Maliyetler
İklim değişikliğinin kırılgan Afrika ülkelerine, gelişmiş kıtalardaki diğer ülkelere kıyasla daha kalıcı makroekonomik maliyetler getirmesi bunun başlıca nedenlerinden biridir. Bir ülkenin yaşadığı çatışma ne kadar uzun sürerse Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) kaybı da o kadar yüksek olur. Belirli bir devletin tarımsal üretkenliği sel nedeniyle sekteye uğrayacaktır, çünkü çatışma ülkenin azaltma kapasitesini devre dışı bırakmaktadır.
Birçok Afrika ülkesi, süregelen iklim kriziyle başa çıkma kabiliyetini zayıflatan farklı düzeylerde uzun süreli çatışmalara maruz kalmaktadır. Burkina Faso'da yürütülen ve 2023 yılında yayınlanan örnek bir ampirik çalışma, sel kaynaklı başarısızlıkların Sahra altı Afrika'da önemli ürün kayıplarına yol açtığını göstermiştir. Daha geniş hassas bölgelerde devam eden iklim şoklarını hafifletmek için uyarlanmış bir başa çıkma mekanizması olmadığından, Afrika önümüzdeki yıllarda dayanılmaz makroekonomik maliyetlere yol açan reel çıktılarda büyük bir düşüş beklemektedir.
Özel karar alma süreçleri
İklim değişikliğinden daha önce görülmemiş düzeyde zarar görmesine rağmen Afrika; büyük güçler tarafından yönetilen karar alma süreçlerinde önemsiz bir rol oynamaktadır. Uluslararası düzeyde Afrika, iklim felaketlerine çözüm bulma sürecinde kritik karar alma mekanizmalarının dışında tutulmaktadır. Güçlü ülkelerin küresel liderleri, gelecekte karbon emisyonlarını azaltmayı amaçlayan ve şu anda savunmasız bölgelerin, özellikle de Afrika'nın çektiklerini büyük ölçüde baltalayan çeşitli toplantılar ve müzakereler yürütmektedir. Gaz emisyonlarının başka yerlerde azaltılması Afrika ülkelerini daha iyi etkiler mi? Bu kesinlikle doğrudur. Ancak Afrika'nın merkezi bir role sahip olduğu entegre bir karar alma süreci, hem ileri derecede sanayileşmiş kıtalarda hem de Afrika'da çok daha iyi ve sürdürülebilir sonuçlara yol açacaktır.
Tüketici Afrika
Afrika kıtası, tükettikleri ile ürettikleri arasında büyük bir uçurum yaşıyor. Afrika'daki birçok devletin alım gücüne paralel olarak ürün ithal etmesi alışılmadık bir durum değildir. "Afrika Spesifikasyonları" giderek artan bir şekilde tüketici Afrika fikrini tanımlayan kamusal bilgiyi oluşturmakta ve kalite kontrolünden geçmemiş ürünler ithalatı domine etmeye devam etmektedir. Bu ürünlerin kullanım sürelerinin kısa olduğu ve çevre kirliliğine büyük ölçüde katkıda bulunarak çöpe atıldığı yaygın olarak bilinmektedir. Ülkenin ortalama alım gücünü karşılayacak ürünlerin bol miktarda bulunmasının suçlanması gerektiğini iddia eden argüman boşunadır. Çünkü asıl önemli olan ucuz ürünlere kolay erişim değil, işlem ve kullanım sonrası koşulların düzenlenmesidir. Bu bağlamda tüketici Afrika, hem ulusal hem de kıtasal düzeyde uygulanabilir politikalar geliştirme konusunda zayıf görünmektedir. Kıtanın nüfus büyüklüğü, büyük miktarlarda tüketilebilir ürünle birlikte endişe verici bir şekilde arttıkça, böyle bir eğilim kontrol edilemeyen çevresel zarar ölçüleriyle sonuçlanacaktır. Afrika, kaçınılmaz olarak, üretici ülkelerden daha fazla yönetilmeyen tüketici davranışlarından kaynaklanan iklim değişikliğinin neden olduğu bir tehditle karşı karşıyadır.
Sonuç
Afrika, iklim değişikliğinin neden olduğu 21. yüzyıl insan yapımı felaketlerden masum mu? Kesinlikle değil! Kıtanın önde gelen liderlerinden gelen bazı iddiaların aksine Afrika'nın da suçu var. Afrika'yı yöneten klişenin, daha az katkıda bulunduğu iklim krizinin sonuçlarının kurbanı olduğu klişesinin kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesi gerekiyor. Orantısız iddialar adil bir şekilde gözlemlenmeli ve bir denge sağlanmalıdır. Bir yandan kıta, üretim güçlerinden kaynaklanan karbon emisyonlarının yıkıcı etkilerinden muzdariptir. Ve yine Afrika, aynı üreticiler tarafından ihraç edilen iklime zarar veren ürünleri ithal eden ve tüketen önde gelen kıtalardan biri olmaya devam ediyor. Bunlar arasındaki dengeyi korumak hayati önem taşıyor ve sorumlu bir şekilde proaktif olmak, başlangıç için kolay bir adım olan içe bakmakla başlıyor. İç faktörler de en az dış faktörler kadar etkili görünmektedir. İklim değişikliğinin yol açmaya devam ettiği zararı etkin bir şekilde en aza indirmek için iç kapasite oluşturmak, Afrika'nın önemsiz bir şekilde katkıda bulunduğu faktörlere meydan okumaya çok yardımcı olur.
Referanslar
Macroeconomic Consequences of Climate Change in Africa & Policy Implications: https://www.bu.edu/gdp/files/2022/03/TF-WP-06-FIN.pdf
The impact of flooding on food security across Africa- https://www.pnas.org/doi/10.1073/pnas.2119399119#:~:text=These%20floods%20demonstrate%20how%20the,favorable%20for%20crops%20and%20pasture.
The effects of climate change-induced flooding on harvest failure in Burkina Faso: case study- https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fpubh.2023.1166913/full
Is dirty trade concentrating in more polluting countries? Evidence from Africa: https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0313592622001515
Kommentare