Giriş:
Kuzey Afrika Bölgesi’nin en güçlü iki ülkesi olan Cezayir ve Fas arasında yenilenen krizler “Arap Mağrip Birliği” fikrinin başarısız olmasının en önemli sebebidir. Son kriz birkaç gün önce meydana geldi ve iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin kesilmesiyle neticelendi.
İki ülke ilişkilerindeki yeni meseleyi girmeden önce ilişkilerin tarihi geçmişine değinmenin daha doğru olacağını düşünüyoruz. İki ülke ilişkilerindeki yeni meseleyi ise ayrı bir yazıda değerlendireceğiz.
1. Cezayir-Fas çatışmasının tarihi arka planı:
Murabıtlar Devleti[1], İslam tarihinde Mağrib'i birleştirmeyi başaran tek devlettir. Başka hiçbir siyasi güç kendi mantığını hâkim kılarak Kuzey Afrika'yı birleştirmeyi başaramamıştı. Muvahhidler devleti[2], Kuzey Afrika'nın tamamında Murabıtlar devletinin yerine geçmeye çalışmış, fakat başarılı olamamıştı. Muvahhidler’den sonra Hafsîler’in[3] onların yerini alıp Tunus'u merkez yaparak buraya yerleşmesini[4] takip eden dönemde bölgede birçok emirlik ve devlet ortaya çıktı. Bunlardan konumuz bakımından önemli olanı Cezayir'deki Zeyyânîler Devleti (Abdü’l-Vâdiler)[5] ve Fas’taki Merînîler Devleti’dir (1196-1465).
Kuzey Afrika bölgesinde bu devletler arasında çatışmalar devam ediyor, her devlet diğerinin aleyhine genişlemeye ve bölgeyi kendi bayrağı altında birleştirmeye çalışıyordu.[6] Bu devletlerin, aralarındaki sürekli anlaşmazlıklar ve çatışmalar sebebiyle zayıflamaları[7], Endülüs Müslümanlarına yardım sağlamanın zorlaşmasına bağlı olarak 1492 yılında Endülüs'ün düşmesinin de dolaylı sebebi olmuştu. Endülüs'ün düşüşü ile Cezayir-Fas ilişkilerinin ne alakası olduğu merak edebilir. Bu alakalandırma ile iç çatışmaların devletleri ve toplumları zayıflatmadaki rolünü nazarı dikkate sunmak istiyoruz.
Müslümanların yenilmesi neticesinde Endülüs'ün düşmesi İspanya'nın hırslarını kamçılamış; Portekiz’le birlik olup Zeyyânîler ve Merînîler arasındaki sürekli anlaşmazlığı istismar etmek suretiyle Fas ve Cezayir kıyılarındaki El-Marsa El-Kebir’i 1505, Oran[8] ve Bejaia’yı[9] 1510 yılında işgal etmeyi başarmıştı.
2. Osmanlı döneminde Cezayir-Fas ilişkileri:
Cezayir'deki bu çalkantılı ve kötü durum, Cezayir halkını savunmak için Barbaros kardeşlerden yardım aramaya yöneltmiş[10], bu çağrıya müspet cevap veren Barbaros kardeşler kısa süre içinde İspanyolları Cezayir'deki birçok kale ve şehirden kovmayı başarmışlardı.[11] Arşiv belgelerinin bize bildirdiği üzere Cezayir halkının ve sakinlerinin isteği üzerine Cezayir böylece Osmanlı devletine ilhak edilmiştir.[12]
Cezayir'in ardından Osmanlı Devleti hem Tunus'u hem de Trablus'u Osmanlı devletine ilhak ederek bölgenin büyük bir kısmını birleştirmiş, fakat Fas Osmanlı Devleti sınırlarının dışında kalmıştı. Bu durum, Cezayir paşaları ile Fas kralları arasında iki ülke arasındaki sınırlar ve siyasi ilişkiler gibi bir dizi konuda sürtüşmeye sebep olmuştu[13]. Bundan dolayı Fas krallarından Babıali'ye Cezayir Paşalarını şikâyet eden veya Fas hakkında Babıali'den Cezayir Paşalarına giden pek çok yazıya rastlıyoruz.[14] Osmanlı devleti Cezayir paşaları ile Fas kralları arasında iyi bir ilişki tesis etmek için çok çaba sarf etmiş, İslam birliğini sağlamak ve farklılıklarını aşmak için birkaç defa, özellikle bu iki devletten biri Avrupa ülkelerinden biriyle savaşa girdiğinde, müdahale etmek lüzumu duymuştur.[15]
Osmanlı dönemindeki tarihi yönüne fazla girmeden Kuzey Afrika'nın Avrupa ülkeleri tarafından işgal edildiği[16] döneme geçmek faydalı olacaktır.
Ulus devletlerin yokluğunda siyasi ilişkilerin yerini, dini bir olan ve aynı örf ve adetlere sahip iki Müslüman halk arasında tarihin tabii seyrinin devamı olarak kardeşlik ilişkileri almış, buna bağlı olarak, Fransız işgalinin ardından Fas Cezayir'e yardım sağlamaya çalışmıştır. Ancak Fransa'nın Fas'a yönelik tehditleri ve kralın Prens Abdülkadir El-Cezayiri’nin nüfuzunun genişlemesinden rahatsız olması sebebiyle yardım siyasetinden hızla vaz geçtiğini, Emir Abdülkadir'e verdiği desteği de geri çekerek onu Fransız kuvvetlerine teslime mecbur kaldığını[17] görüyoruz. Bununla birlikte bu dönemde iki halk arasındaki yakın ilişkiler çok fazla etkilenmemiş, aksine, kader birliği duygularından dolayı bağlarını güçlendirmiştir. Bu sıcak ilişkilerin varlığı, birden fazla vesileyle, iki halkın birbirleri lehine cihada katılmasında kendini göstermiştir.
3. İki devlet arasındaki siyasi ilişkilerin kara sayfası:
Cezayir, Kurtuluş Savaşı (1954-1962) sırasında Fas devleti ve halkının maddi ve manevi desteğine şahit olmuştu. Fas, Cezayirli devrimcilerin bir kısmını kucaklamış ve onlara siyasi ve lojistik destek sağlamıştı. Fakat bu iyi ilişkiler uzun sürmemiş, 1962'de Cezayir'in bağımsızlığını kazanmasından hemen sonra hızla eski haline dönmüştü.
Fas, Cezayir sınırındaki bazı toprakların tarihi olarak Fas'a bağlı olduğunu, Fransa'nın buraları ele geçirip Cezayir'e ilhak ettiğini ileri sürerek Cezayir’in aleyhine topraklarını doğuya doğru genişlettikçe iki ülke arasında ihtilaf büyüdü. Çeşitli deliller, Fransız işgalinden önce bu toprakların doğrudan iki devletten herhangi birinin hâkimiyetinde olmadığını göstermektedir. Fransız işgali sırasında Fas ile Fransa arasındaki sınırlar kuzeyden çizilmiş, güneydeki toprakların tâbiyetsizliği ise korunarak mevsimlik otlatmaya açık tutulmuştur. Bu durum, Osmanlı arşivlerindeki haritalar tarafından doğrulanmaktadır[18].
Fransa 18.11.1956’da Fas'ı tahliye ettiğinde, Fas bu toprakları (şu anda Tindouf) talep etmemiş, buna karşılık, Cezayir’in bağımsızlığından önce Fransa ile müzakere eden Cezayir heyeti, bu toprakları ve diğer çöl toprakları Fransa lehine terk etmeyi reddetmiştir. Müzakerecilerin her seferinde Cezayir topraklarının birliğini vurgulamaları sebebiyle buraların Cezayir'in ayrılmaz parçası olduğu fikri Cezayir halkı arasında ortak bir inanç haline gelmiştir.
İki ülke arasındaki bu anlaşmazlık, Fas Kraliyet Kuvvetlerinin Ekim 1963'te Cezayir'in batısına askeri hücumuyla, daha sonra "Kum Savaşı" olarak adlandırılacak ve Arap Birliği ve Afrika Birliği’nin arabuluculuğuyla sona erecek[19] savaşın başlamasına yol açmıştı.[20] Nihayet, iki ülke Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği’nin tüzüklerinde belirtildiği şekliyle sömürgecilik döneminden miras kalan sınırlara saygı gösterme hususunda anlaşmaya vardı.
İspanya'nın 1975 yılında Batı Sahra'dan çekilmesinin ardından iki ülke arasında bu bölgenin geleceğine dair farklı bakış açılarından kaynaklanan ve bu bugüne kadar devam eden bu mesele iki devlet arasındaki anlaşmazlığın temelini oluşturmaktadır.
Birleşmiş Milletler'in sıkıştırmasıyla İspanya’nın Ağustos 1974'te Batı Sahra halkının kendi geleceğini tayin hakkı için referandum düzenleneceğini[21] açıklamasından sonra iki ülke tartışmaya başlamıştı; Fas, Sahra bölgesinin kendi tarihi ve doğal uzantısı olduğunu ileri sürerken Cezayir bölgenin Fas'tan ayrı olduğunu ve farklı özelliklere sahip olduğunu göstermeye çalışıyordu.
Fas Kralı II. Hasan, Batı Sahra’nın Fas'a ait olduğunu teyid etmek[22] ve Cezayir hükümetinin önünü kesmek için Fas halkını sükûnet içinde Batı Sahra'ya yürümeye davet etmiş ve 300 bin vatandaşını harekete geçirmeyi başarmıştı[23]. Cezayir ise bu yürüyüşün gerçeklerden hiçbir şeyi değiştirmeyeceği görüşündeydi.[24]
1975'te Fas ve Moritanya hükumetleri arasında Madrid'de Batı Sahra'yı, kuzeyi Fas’a, güneyi Moritanya’ya kalacak şekilde bölmek üzere anlaşmaya varıldı.[25]
Madrid Anlaşmasına Göre Sahra Paylaşım Haritası 1975
Cezayir bu anlaşmayı kabul etmediği gibi aynı zamanda Polisario[26] Cephesi'ne desteğini de açıkladı. İlave olarak Cezayir’in, tavrını dünyadaki kurtuluş hareketlerini desteklemeye yönelik geleneksel ilkeleriyle açıklayarak[27] 1976 yılında Batı Sahra'yı bağımsız devlet olarak tanıması Fas'ın Cezayir ile diplomatik ilişkilerinin kestiğini ilan etmesine yol açtı.[28]
Polisario Cephesi’nin 1979 yılında Moritanya'yı kendisiyle barış yapmaya zorlayıp bunda başarılı olmasının ardından Moritanya[29], Fas ile Madrid Anlaşması kapsamında elde ettiği bölgelerden çıkmış ve 1984'te de Batı Sahra'yı bağımsız bir devlet olarak tanımıştı.
Cezayir - Fas ilişkilerindeki kopukluk tam on bir yıl boyunca devam etmiş, Suudi Arabistan arabuluculuğunun Mayıs 1988'de iki ülke bakış açılarını yakınlaştırmayı başarmasının ardından ilişkiler yeniden düzelmeye başlamıştı. İki ülke arasında ilişkilerin eski seviyesine getirilmesi ve Batı Sahra ihtilafına hür ve adil bir referandum yoluyla nihai çözüm bulunması kabul edildi.[30] Bu anlaşmanın ardından Fas Krallığı ile Polisario Cephesi arasında 1991 yılında bir barış anlaşması imzalandı.[31] Ancak Cezayir - Fas anlaşması uzun sürmedi; ilişkilerin normalleşmesinden altı yıl sonra, iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerde sorunlar yeniden ortaya çıkmaya başladı.
4. Diplomatik ilişkilerde ihtiyatlı yakınlaşma ve yeniden gerginlik:
Fas'ın Marakeş şehrinde 1994'te bir otelin bombalanmasından sonra iki ülke arasındaki sıkıntılı ilişkiler avdet etti. Fas makamlarının Cezayir yönetimini suçlamasının ardından Fas Cezayir’le kara sınırını kapatarak Cezayir vatandaşlarına vize uygulamaya ve Fas'taki Cezayirlileri sınır dışı etmeye başladı. Fas'ın aldığı önlemlere karşılık Cezayir de Fas vatandaşlarına giriş vizesi uygulamasına geçtiği gibi Cezayir'deki bütün Faslıları da sınır dışı etti. Bu arada Cezayir hükumeti, Marakeş bombalamasıyla hiçbir ilgisi olmadığını ifade ederek kendisine yönelik tüm suçlamaları reddetmiş, bilahare Fas emniyet birimlerinin soruşturmaları Cezayir’in bu işle hiçbir bağlantısı olmadığını doğrulamıştı.
İki devlet arasında özellikle eski Cezayir Cumhurbaşkanı "Abdülaziz Buteflika"nın Fas Kralı II. Hasan'ın cenaze törenine[32] katılmasından sonra iki taraf, resmi günlerde ve dini bayramlarda pek çok farklı dostluk mesajı alışverişinde bulunmuşlar, bu yumuşama ortamında siyasi farklılıklarını aşmaya çalışmışlardı.
Yeni Fas Kralı VI. Muhammed’in, bir iyi niyet beyanı olarak, ülkesinin Cezayir vatandaşlarına 2004 yılından beri uygulamakta olduğu vize mecburiyetini iptal ederek Cezayir idaresini iki ülke arasındaki kara sınırlarını yeniden açmaya davet etmesini[33] takiben Cezayir makamları da 2005’ten bu yana Fas vatandaşları için uygulanmakta olan vize mecburiyetini kaldırdı. Kral VI. Muhammed'in Cezayir'deki Arap zirvesi toplantısına katılması da iki ülke arasındaki siyasi krizlerin aşılabileceğine dair inancı pekiştirdi.
Diğer yandan Fas'tan Cezayir'e uyuşturucu sevkiyatı ve Cezayir'den Fas'a eşya kaçakçılığını önlemek için sınırların açılmasının iki ülke arasında koordinasyon gerektirdiği her iki hükumetçe de görülmüştü.
Ne yazık ki bu yakınlaşma, temel konulardaki anlaşmazlıkların mevcut şartlarda tekrarlanması sebebiyle uzun sürmedi. Batı Sahra konusunda ülkelerin farklı tutumu anlaşmayı zorlaştırıyor; Batı Sahra Fas için milli birlik, Cezayir için ise bir halkın bağımsızlığı meselesidir.[34]Bu geleneksel ihtilafa ilave olarak, Fas - İsrail yakınlaşması sorunu ve Cezayir'in Fas'ı yürütmekle suçladığı casusluk[35] operasyonları gibi son zamanlarda iki ülke arasındaki krizleri derinleştiren yeni konular ortaya çıkmaktadır.Birkaç gün önce iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden kesilmesine yol aç bütün bu meseleler, önümüzdeki günlerde de gündemde olacak ve tartışılmaya devam edecektir.
[1] Kuzey Afrika, Endülüs ve Balear adalarında hüküm süren Berberî hânedanı ve devleti (1056-1147). Daha fazla bilgi için bkz. İsmail Ceran: Merînîler Mağrib’de hüküm süren bir Berberî hânedanı (1196-1465), (TDV. İA) XXI, s 192-199. [2] Mehmet Özdemir: MUVAHHİDLER Kuzey Afrika ve Endülüs’te hüküm süren Berberî hânedanı (1130-1269). (TDV. İA), 31, s, 410-412. [3] İfrîkıye ve Doğu Cezayir’de hüküm süren Berberî asıllı bir hânedan (1228-1574). Daha fazla ayrıntı için bkz. Muhammed Razük: HAFSÎLER. İfrîkıye ve Doğu Cezayir ’de hüküm süren Berberî asıllı bir hânedan (1228-1574). (TDV. İA), XV, s, 125-128. [4]A.g.e. s, 125-128. [5] Abdü’l-Vâdiler (Zeyyânîler) Cezayir ve Mağrip‘teki önemli kabilelerden biridir. Daha fazla ayrıntı için bkz. Yahya İbn Haldûn, Bigyâtü’r-rüvâd fî Zikri Mülük benî Abdülvâd, piyar fontana, el’Cezayir, 1903, I. [6] İsmail Ceran: Merînîler Mağrib’de hüküm süren bir Berberî hânedanı (1196-1465), s 192-199. [7] Abdülaziz filâli, Tilimsen fi-la’hed-i ez-Zeyâni, müfm l-naşri ve tevzi, Cezayir, 2000, I, s 14. [8] Târihu istilâ en-nasâra demmarahum Allah alâ medineti Vehrân ve akdihimu medineti Becaye ve madineti Trablus, Fransız Milli Kütüphanesi, Paris, N° 6399, s 1. [9] Fray Diego de Haedo, Histoire des Rois d'Alger, Ed, A. Jourdan, Trans. By H.-D. de Grammont, Adolph Jurdan, 1881, s.10. [10] Aziz Samih İlter, Şimali Afrika’da Türkler, İstanbul 1936, I, s 46. [11] İbn Rûkayâ el-Tilimsânî: ez-zehratu en-nâiratu fî mâ cerâ fi’l-Cezâyir hînê eğâret aleyhâ cunûd el-kefera, Haz kheireddine Saidi, 1. Basım, evrâk skâfyâ, 2017, Cîcel-Cezayir, s 107. [12] BOA. TSMA. Dosya N° 757. Gömlek N°63. Tarih H-10-11-925.(04.Oct.1519). [13] Hasan el-Vezzân, Vaṣfü İfrîḳıyye, trc. Muhammed Huccî – Muhammed el-Ahdar, Beyrut 1983, II, 7. [14] Daha fazla ayrıntı için bkz. · BOA.A.{DVNSMHM.d. defter N° 12. Hüküm 665. · BOA.A.{DVNSMHM.d. defter N° 14. Hüküm 1572. · BOA.A.{DVNSMHM.d. defter N° 24. Hüküm 78. [15] Daha fazla ayrıntı için bkz. · BOA.A.{DVNSMHM.d. defter N° 30. Hüküm 427. · BOA.A.{DVNSMHM.d. defter N° 07. Hüküm 2439. · BOA.A.{DVNSMHM.d. defter N° 09. Hüküm 191. [16] New trends in the Maghrib; Algeria, Tunisia, and Libya. General history of Africa, VI, Africa in the Nineteenth Century until the 1880, Editor J.F. Ade Ajayi. California, UNESCO, P 176. [17]Ali Rıza Paşa: Mir’at ül Cezayi r ) elveda Cezayir( çevirmen: Ali Şevki, Günümüz Türkçesine uyarlayan Cahit Kayra, 1. Baskı, Tarihçi kitap evi, İstanbul, Haziran 2014, s.75 [18] Bkz. BOA.A HRT.h N° 114. H-29-12-1341 ekleri. [19] Stephen Zunes: Algeria, the Maghreb Union, and the Western Sahara Stalemate. Year: 1995. Periodical: Arab Studies Quarterly. vol. 17, no. 3, p. 29. [20] Aynı yer. [21] Jerome B. Weiner: The Green March in Historical Perspective, Middle East Journal , Winter, 1979, Vol. 33, No. 1 (Winter, 1979), pp. 26. [22] Aynı yer. [23] A.g.e, s. 28. [24] Aynı yer. [25] Haritaya bakınız: (Madrid Anlaşmasına Göre Sahra Paylaşım Haritası 1975). [26] POLISARIO Frente Popular de Liberación de Saguía el Hamra y Río de Oro; Saguia El-Hamra ve Oued Ed- Dahab’ın (Halk Kurtuluş Cephesi) kısaltmasıdır. [27] Stephen Zunes: A.g.e, s. 28. [28] Stephen Zunes: A.g.e, s. 30. [29] Britannica, Polisario Front: political and military organization, North Africa. [30] Cezayir Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasına bakın (24/07/2021). http://www.mae.gov.dz/Consulter-les-declarations-officielles. [31] Stephen Zunes: A.g.e, s.24. [32] https://youtu.be/ydYIMcHJVwg [33] Fas, Cezayirlilerin giriş vizelerini iptal etmeye karar verdi, 31 Temmuz 2004, el-bawaba sahifesi, https://www.albawaba.com/ar/ [34] Djallil Lounnas and Nizar Messari: Algerian‐Moroccan relations and their impact on Maghribi integration. working papers, No. 20, October 2018, p12. [35] Madjid Zerrouky; Projet Pegasus: l’Algérie très surveillée par le Maroc, Le Monde, Publié le 20 juillet 2021 à 13h08 - Mis à jour le 28 juillet 2021 à 11h32,
Comments